18| İkinci kez ölmeye yemin etmek.

491 48 154
                                    

"Ben bugün bir kez daha anladım."

Kont camdan vuran ay ışığı altında tuttuğu eli izlerken sesinin kimseye duyulmadığını biliyor olsa bile sakince konuşmaya devam etti.

"Senin olmadığın bir dünya yaşatmaz beni."

Uyuyan Yibo'nun yanağını parmak uçlarıyla okşadığında onun teninin üzerinde bıraktığı etki yüzünden göğsünü titreten iç çekişe mani olamamıştı.

Öncekilerden daha yavaş ve kısık sesiyle, "Acı çektiğin bir dünya ise cehennemin ta kendisi." Dedikten sonra uyuyan sevgilisine daha sıkı sarıldı, yorgun göz kapaklarıyla savaş vererek açık tuttuğu gözleri camdan dışarıya bakmaya başladı.

Gecenin karanlığına saklanan yeryüzünde hiçbir canlılık yok gibi görünüyordu. Geçip gittikleri yollar yıllardır kimsesiz kalmışcasına sessizdi ve bu sessizliğin biraz sonra Chillington köyünün girişinde bozulacağı herkesin ortak beklentisiydi.

O sıkışan yoldan çıktıklarında bir süre daha yavaş ilerlemek zorunda kalmışlardı, çünkü kazalardan ve yer yer halka müdahale eden polislerden uzak durmaları gerekmişti. Bu ise sadece yavaş ve kontrollü bir ilerleyişle halledebilirdi.

Şehre sinen toz bulutu arasındaki yolculukları sırasında, patlamaya yakın yerlerde camları parçalanan evleri, insanlara yiyecek dağıtılması için kurulan birkaç çadırı ve yaralıların tedavi olmak için bahçesinde bekledikleri hastaneleri görmüşlerdi. Çarpıcı olduğu kadar kasvetli olan bu görüntüleri unutabilmek elbette mümkündü, ancak Xiao Zhan bir daha kendi isteği ile Londra'ya geleceğini düşünmüyordu.

Belki de her şeyi açığa çıkardıkları gün yapabilirdi bunu. Sonra da her şeyi bırakıp Yibo ile yaşamaya başladığında giderdi yine aynı yere. Bunun gerçekten ziyade uçarı bir hayale daha yakın olduğunun farkındaydı ama yine de her şeyi denemeye değerdi.

Şehirden çıkmak için planladıkları ilk yere varmak üzerelerken Yibo'nun kucağında kımıldadığını fark etti ve kuruyan dudaklarını beceriksizce ıslatarak su istediğini duydu.

Bir eli hemen yanağını bulduğunda öteki eliyle Jiyang'ın saatler önce getirdiği şişeye uzandı ve yavaşça sevgilisinin su içmesine yardım etti. Oldukça dikkatli olmuştu çünkü Yibo hakkındaki endişeleri hala çok taze ve katlanarak artmak konusunda başarılıydı.

Onun sadece patlama yüzünden böyle çok sarsılmış olmasını mantıklı bulamıyor olsa da, diğer türlü de seçenekler hep daha kötü kapılara çıkıyordu. Bunun için, sebep her ne olursa olsun vakit kaybetmek gibi bir seçeneği yoktu ve bazı kararlar almıştı.

Bu kararlar içinse ilk olarak köyü geçmeleri gerekiyordu ve nihayet arabanın durmasıyla köye ulaştıklarını anlamıştı. Yibo'yu istemiyor olsa bile kolları arasından bırakarak üzerini örtmek için kullandığı ceketini düzeltti. Kenara çekilip kapıyı açtığında ise kendisine gelen genç bedene bakmıştı.

Joe sert bir ifadeyle yanına gittiği adama kısaca bilgi verdi. " Köyde henüz polis kontrol noktası kurulmamış."

Bu bilgiye rağmen neden umutsuz göründüğünün cevabını Xiao Zhan onun yeniden konuşmasıyla anlamıştı.

"Ancak köylüler kendileri korumaya almışlar girişi."

Kont daha fazla beklemeden arabadan indi ve kapıyı kapadı. Joe ise Zhuocheng'in köylüleri ikna etmek uğraştığını konuşmasına eklediği sırada üzerinde sadece gömleği ile duran Zhan'a karşı farkında olmadan geriye doğru çekilmek zorunda kalmıştı. Gözleri ileriye doğru bakan Kont gecenin soğuğundan zerre  etkilemiyormuş gibi duruyordu ve üzerinde onu koruyacak hiçbir silah yokken ileriye doğru yürümeye başlamıştı.

Lord, don't move that, [Yizhan]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin