28| Her şeyden bir adım öncesi.

264 25 28
                                    

"İnsan bazı şeyler başına gelmeden önce anlamalı Baron." Diye konuşan Marki parmaklıklar ardında oturan Yibo'ya oldukça samimi gözlerle bakıyordu. Onu oraya hapseden ve her şeyin planlayıp ülkeyi kaosa sürükleyen kendisi değilmiş gibi bir saflıkla duruyordu ayakta. Bu hali Yibo'nun midesini bulandırmıştı. Bunun için o konuştukça midesi kasılıyor ve duyduğu tüm tiksintiden kusarak kurtulmak istiyordu.

"Canının kıymetini bilmeli."

Yibo onun bahsettiği şeyi anlamakta zorlansa bile sormadı. Sadece bir zamanlar hayranlıkla baktığı adamın aslında kim olduğunu hayalkırıklığı içinde bir kez daha anlamıştı. Yorgun gözleri de bu sırada kapanma isteği ile yanmış, sanki cehenneminden yeni ayrılan bir şeytana bakıyor gibi hissetmişti.

"Leydi Wiest ile evlenseydin bugün burada olmayacaktın. O sana sunduğum son şanstı." Marki yüzünü buruşturdu. Acı çekmekten ziyade tiksinmeye yakın bir ifadesi vardı. "Ama sen bu kıyamete ortak olmak istedin, aileni, canını hiçe saydın ve en başından beri yaşamaması gereken bir adam uğruna kendini bu hale düşürdün. "

"Sus artık."

Haikuan, karşısında tahammülsüzlük içinde oturan adamın sesini ilk kez duyduğunda irkildi. Galiba nefret babasından sonra ilk kez bir insanın sesinde böylesine canlı gelmişti kulağına. Bunu duyduktan sonra tüm sahte mimiklerini bir süprüntü gibi kenara iteleyerek yaşamını mümkün kılan hırsına bürünmesi yalnızca birkaç saniye sürmüştü.

"Aptal!"Yibo'nun sesindeki nefreti taklit ederek şaşkınlık içinde sordu. "Tam olarak kime güveniyorsun?"

Adeta gürleyen sesi boş duvarda yankılandı ve sorusu yanıtsız kaldı. Yibo'nun güven duyduğu tek insanın ismini elbette ikisi de biliyordu. Marki çocukluğundan beri hakkı olduğuna inandığı topraklarda yaşayan Kont'u düşünürken bile dişlerini sıkarak güçlü duruşunun sarsılmasını izin vermişti. Nefretinin boyutu tehlikenin çok daha ötesindeydi.

"Boşuna güvenme." Diye konuştuğunda sesi hırıltılı çıkmış, soluğu kesilmiş ve böylelikle ne denli öfkeli olduğunu kendisi de anlayabilmişti. "Değil kendisi, tüm Londra hatta tüm İlgiltere karşımda dursa bile hakkım olanı elde edeceğim. Bu yüce krallık için, babamın ruhu için!"

Yibo karşısında başka bir alemden gelen, ülke değil de bambaşka bir şeyden bahsediyormuş gibi duran adama bakarken yüzünü buruşturup bakışlarını yere çevirdi.

"Tüm İlgiltere..." İstemeden mırıldandığı sırada kapalı görmeye alışık olduğu kapı açıldı ve ciddi suratıyla yaklaşan Yubin karanlık atmosfere dahil oldu.

Yubin'in nasıl bir insan olduğunu henüz anlayabildiği söylenemezdi. Bazen bakışları saflığa bürünüyor, bazense şeytanlara hizmet ediyormuş gibi kötücül bir gölge çöküyordu gözlerine. Üstelik konuşmalarında ve duygularında gerçek gibi gelmeyen garip bir hal vardı. Normal bir insanınkine benzemeyen tavrı her daim kuşku uyandırıyordu.

"Lordum!"

Yibo onun sesini duyar duymaz yüzündeki tiksinti ifadesini derinleştirdi. Sesini duymak dahi rahatsız ediciydi.

"Bu sabah sokaklara bazı yazılar asılmış. Aynı yazı okullara da dağıtılmış ve hatta birkaç lorda bile ulaşmış. " Bunu söyleyen Yubin çatık kaşlarıyla kendisini izleyen Marki'ye yaklaştı. Sözlerinin ehemmiyetini kelimelerindeki vurgulara aktarmak ve Marki'yi gerçek anlamda uyarmak istiyordu. "Yazılar prense ait kraliyet mührünü taşıyor. Kendisinin ülkede olduğu ve taht için geri döndüğü yazmış. Açık bir şekilde halkı yanına çağırıyor."

"Ne cüretle!"

Marki'nin yuvasından fırlayacakmış gibi büyüyen göz bebeklerinde adeta kıvılcımlar yandı ve derince alıp verdiği soluk içindeki korkuya dokunarak onu uykusundan uyandırdı. Korkuyordu çünkü planına göre prens henüz gelmemeliydi. Onun ne yapıp edip ülkeye geleceğini biliyordu ama vakit henüz onun için erken sayılırdı. Üstelik ölümünü tüm ülkeden gizlediği kraliçe adına kendisinin yazdığı mektupta Prens'e taht için henüz hazır olmadığını, vaktin henüz gelmediğini mutlak suretle belirttiğini çok net hatırlıyordu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 23, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Lord, don't move that, [Yizhan]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin