0.2

993 50 112
                                    

"Dolunay, annem bağırıyor aşağıdan. Kalk artık hadi."

"Beş dakika daha."

"Anne, Dolunay beş dakika daha istiyor."

"Annenizi yormadan gelin hadi." Babam kapıdan kafasını uzatarak bizi uyarınca yataktan kalkarak tuvalete gidip ardından da odama gelip hazırlandım.

"Günaydın."

"Sen gelene kadar gün aymıştı, seni görünce günüm kötüleşti."

"Ya baba bir şey söyle abime."

"Uzay, bebeğimi üzersen ben de seni üzerim."

"Ya bu sizin bebeğiniz de ben değil miyim Doruk Bey? Anne, babama bir şey söyle ya."

"Doruk, uğraşma oğlumla."

"Sen nasıl istersen hayatım."

"Ben böyle hanımcılık görmedim."

"Noldu Uzay Bey, rahatsız mı ettik sizi?"

"Baba sen de bana bulaşmaya yer arıyorsun ya." Annem babamın elini tutup öpücük attığında babam tüm dikkatini anneme verip Uzay'ı unutmuştu bile. Allah'ım böyle aşk mı, nasip et rabbim.

"Hadi Dolunay, doyduysan çıkalım artık." Uzay'a kafamı sallayarak ayağa kalktığımda annemler de ayaklanmıştı.

"Biz de erken çıkacağız, bırakırız sizi." diyen annem mutfaktan çıkarak tahminimce üstünü değiştirmeye gidince babam da kaşı gözüyle bize masayı işaret etti.

"Sizin ellerinizden öper canlarım, boşuna doğmadınız." diyerek babam da mutfaktan çıkınca el mecbur masayı toplamış ardından da salona geçip annemlerin hazırlanmasını beklemeye başlamıştık.

"Babanız beni delirtecek."

"Vaaay Gece Hanım, bu ne güzellik." Uzay'ın dediklerinden sonra gözlerimi telefonumdan kaldırıp annemi inceledim. Gençlik fotoğraflarından beri nerdeyse hiç yaşlanmayan annem sarışın ve mavi gözleriyle dikkat çekiyorken, bir de güzelliğiyle de dikkat çekiyordu.

"Utandırıyorsun beni." Annem, Uzay'ın başına bir öpücük bıraktıktan sonra da benim yanağımdan öpüp konuştu. "Sen bana iltifat etmedin ama ben seni de seviyorum."

"Peki beni?" Babam annemi belinden çekerek sarılınca annem de gülerek babamın boynuna sarılmıştı. "Evlendik işte mecbur seviyoruz."

"Ya, öyle demiyordun ama biz gençken."

"Ay hadi çıkalım artık." Annem babamdan ayrılıp kapıya yürüdüğünde babam bize göz kırparak konuştu. "Utandığında kaçmaktan vazgeçemiyor."

Okula geldiğimizde çantamı bırakmak için sınıfa ilerlemiştim. Arden ve Ege'nin çoktan geldiğini görünce yanlarına ilerleyip çantamı bıraktım.

"Günaydın canlarım."

"Günaydın."

"Bu gün bir size mi ayıyor ya?" Ege'nin haklı isyanına gülerek sırama oturdum. Ege, Deniz Amca ve Defne Hala'nın küçük çocuklarıydı, abisi Okyanus ise abimle yaşıttı. Arden ise Ateş ve Akın Amca'nın çocuğuydu. Bu çoğu yerde dert edilse bile Arden de biz de bu durumu hiç dert etmiyorduk çünkü Arden ailesiyle birlikte çok mutluydu. Alp Dayı ve Su Teyze'nin oğulları Berk de abimlerle aynı yaşıttı ve abim, Berk ve Okyanus da aynı sınıftaydı.

Ailelerimizden dolayı doğduğumuz andan beri bir aradaydık ve bir aileydik, zaten çoğumuz da akrabaydık.

"Kankalar sizi bilmem ama bu ilk dersin fizik olması bir bana koyuyor olamaz heralde."

"Ege, dersi dinlediğin mi var niye dert ediyorsun?"

Ege dudaklarını bükerek Arden'i cevapladı. "Fizikçinin sesi uyumama engel oluyor."

"Daha zilin çalmasına var, kantine mi insek?" Ortaya attığım soruyla ikisi de ayaklanırken ben de peşlerinden kalktım ve birlikte kantine inmeye başladık.

Kantine girdiğimizde çoktan bir masada oturan diğerlerini görünce biz de sandalye çekip yanlarına yerleştik.

"Ege, gözünü seveyim az kay önümden. Evde sen okulda sen, manyak olacağım valla."

Ege göz devirerek sandalyesini biraz yana çekti. "Bana olan sevgin gözlerimi yaşarttı abiciğim."

"Hadi lan ordan, kız keseceğim demiyor da çocuğa laf atıyor." Berk'in Okyanus'un ensesine vurarak söylediği şeyden sonra Okyanus sakince gözlerini kapatıp nefes aldı ve sakinleşmeden konuştu.

"Ulan seni gebertirim bir daha enseme vurursan." Okyanus'un en nefret ettiği şey birinin ensesine vurmasıydı, eh biz de bunu bayağı kullanıyorduk.

"Yapmayın ya, sevmiyor işte." Arden'in Okyanus'u savunmasıyla Okyanus, Arden'e öpücük atarak daha deminden beri bahçede kestiği kızlara geri döndü.

"Kız minnoş, gelsene yanıma saçlarını öreyim." Berk'in dediklerinden sonra yerimden kalkıp sandalyemi sürükleyerek yanındaki boşluğa koyup oturdum. Berk, tek çocuk olduğu için ben ve Arden'e diğerlerinden hep daha iyi davranırdı.

"Berk, çok şımartıyorsun şunu, evde olan bana oluyor."

Berk, abime omuz silkerek saçlarımı örmeye başladı. "Ne var, ilgilen abicim sen de kızla." Abim cevabına göz devirirken Okyanus hızla yerinden kalkmıştı. "Kızla çok bakıştık, gideyim de düşüreyim artık." diyerek uzaklaşırken Ege gülerek konuştu. "Gönlü ayran olanın çalkalayanı çok olurmuş."

"Dua et, kız bekliyor ama evde yediririm bu lafını sana." dedikten sonra iyice bizden uzaklaşmıştı.

"Oldu, fıstığım." Berk, saçlarımı elinden bırakınca gülerek elimi saçlarıma götürdüm. "Keşke bununla değil de seninle aynı evde yaşasaydım."

"Görende aranızda kilometreler var sanır, yan evimizde oturuyor."

"Yalnız Alp Amca'nın, Doruk Dayım ile Gece Teyze'yi tek başına bırakmamak için hemen yanlarındaki eve taşınması kral hareket değil mi?" Ege'nin dediğine gülerken Arden omuz silkerek konuştu. "Bence babamların bunlar bizi satıp takılmasın diye Gece Teyzemlerin diğer yanındaki eve taşınması daha kral hareket." Arden'in dediğini de onaylarken bu sefer de Berk konuşmuştu. "Deniz Amcaların anne babalarımıza göz kulak olması için karşıdaki eve taşınmaları bence son noktadır arkadaşlar." Hepimiz Berk'e hak verirken zilin çalmasıyla ayaklanıp hepimiz kendi sınıflarımıza dağılmıştık.

Artık hepiniz kitabın Zürafa ile bağlantılı olduğunu öğrendiniiiiz. Bu kitap da hepsinin çocuklarının arkadaşlıkları hakkında geçecek, inşallah. Yorumlarınızı bekliyorummm. 💖

Kar Tanesi|TextingWhere stories live. Discover now