3.8

242 20 32
                                    

Erkeklerin maçı başlayalı neredeyse 25 dakika olmuştu. Kıran kırana geçen bir maçtı fakat Emir'in dediği gibi sürekli fauller yapılıyordu. Hatta öyle ki 5 oyuncu şu an oynayamayacak haldelerdi.

Yine abimin potaya doğru ilerlediği bir zamanda 12 numaranın birden abimin ayağına basmasıyla abim yere düşmüş, ardından da acı bir bağırış duymuştuk. "Ayağım!"

Herkes abimin başına toplanırken ben ve Arden de koşarak sahaya inip abimin yanına gitmiştik. "Uzay, ayağını hareket ettirme sakın. Şimdi ambulans gelecek seni sedyeyle alacaklar."

"Hocam maçta oynayacak adam kalmadı."

"Sen bunu dert etme oğlum şimdi."

"Ben girerim senin yerine Uzay, dert etme." diyen sese döndüğümde Tuna'nın da bana baktığını gördüm, ardından salona giren sedye ve sağlıkçılar ile hemen konuştum. "Ben abimle giderim, siz de maçı bitirir gelirsiniz."

"Maç mı kaldı ya?" diyen Okyanus'u abim yakasından tutup kendine doğru çekti. "Bu maçı almazsanız, bu ayağım size gir-"

"Beyefendi çekilir misiniz? Arkadaşınızı götürelim bir an önce hastaneye." diyerek abimin sözünü bölen sağlık görevlisi ve diğerleri abimi sedyeye yerleştirip ambulansa doğru ilerlerken ben de peşlerinden gittim ve bir yandan da konuştum. "Ben yazarım size, siz maçı almaya bakın."

"Ne demek kırılmış ya? Doktor bey, kırık olsa duramam, bir daha bakar mısınız?"

Doktor sinirle ellerini grileşmiş saçlarından geçirirken abime cevap verdi. "Uzay, röntgen çektik ya oğlum."

"Ben kırık hissetmiyorum." diyen abimden sonra doktor hayal kırıklığıyla bana döndü. "Hep böyle maalesef."

"Allah kolaylık versin kızım. Ailen gelince ameliyata başlayacağız Alp, şu an ağrı kesicinin etkisiyle iyisin. Tekrardan geçmiş olsun, birazdan görüşürüz." diyerek odadan çıkan doktor ile birlikte annem ve babam içeri girmişti.

Annem direkt Uzay'ın yanına gidip sarılarak konuştu. "Ay oğlum nasıl oldu bu? İyi misin?"

"Anne kırık diyorlar ama ben inanmıyorum."

"Sen inanmıyorsan tamam o zaman, hadi gidelim eve madem." diyen babam derin bir nefes alıp devam etti. "Nasıl oldu bu? İyi misin sen?"

"Maçta, çocuk resmen sakatlamaya gelmişti baba ya. Tam potaya gidiyorum, nasıl oldu anlamadım yere yapıştım kaldım."

"Ayağına bastı çocuk ters bir şekilde, Uzay da düştü sonrasında işte."

"Zaten benden önce beş kişi daha sakatladılar. Tek kırık vakası benim sadece."

"Alp, hazırsan başlayalım mı ameliyata?" diyerek kapıdan kafasını uzatan doktoru abim kafasıyla onaylayınca abimi sedye ile ameliyathaneye götürmeye başladılar.

"Annecim, sakın korkma hepimiz burda seni bekliyoruz tamam mı?"

"Korkmuyorum anne zaten."

"Yok, korkuyorsun. Ben bilirim seni, ben doğurdum sonuçta."

"Gececiğim, çocuktan daha fazla panik yapmasan mı birtanem? Korkmuyorum diyor, sen de sakinleş bir. Biz burda bekliyoruz babacığım." diyerek bir yandan annemi bir yandan abimi sakinleştirmeye çalışan babamdan sonra Uzay resmi olarak ameliyathaneye girmiş, biz de tam karşısındaki koltuklara oturup beklemeye başlamıştık.

Yarım saat sonra hastanenin kapısından gelen gürültüler bizi yerimizden kaldırıp kapıya yaklaştırmıştı.

"Ya hemşire hanım söyler misiniz Uzay'ım nasıl, yaşayacak mı?" Ege'nin ağlamaklı sesiyle söylediği şeyden sonra hemşirenin yakasına yapışıp ağlama başlaması ile babam hızla gidip Ege'yi hemşirenin üstünden çekmişti. "Kusura bakmayın." diyerek hemşireye mahçupça gülümsedikten sonra Ege'ye döndü. "Oğlum sen mal mısın?"

Kar Tanesi|TextingWhere stories live. Discover now