2.6

237 23 4
                                    

Yeşil gözlü çocuğun kabul etmesiyle hızla elimdeki topla birlikte merdivenleri inip spor salonuna girdim.

"10 sayıya ulaşan kazanır, her basket bir sayı sayılır. Anlaştık?" diyen çocuğu kafamı sallayarak onayladım. "Yazı tura atalım, bilen oyuna başlar."

"Yok, centilmenlik yapayım. Sen başla."

"Centilmenliğine ihtiyacım yok. Tura diyorum." dedikten sonra çocuk cebinden çıkardığı bozuk parayı havaya atıp tuttu ve elinin arkasına koyup bana gösterdi. "Tura, sen başlıyorsun."

Elimdeki topu sektirmeye başladığımda çocuk da savunmaya geçmişti. Hala yeşil gözlü çocuğun adını bilmediğimi fark ettiğimde oyuna devam ederken bir yandan da konuşmaya başladım. "Adın ne?"

"Tuna."

"Dolunay ben de."

"Biliyorum." Bir anda dediği şey ile boş bulunduğumda topu benden çalıp basket atmıştı. "Nereden biliyorsun ya?"

Topu bana atıp konuşmaya devam ettiğinde ben de tekrar oyuna başladım. "Okul takım kaptanısın ya hani, zaten sizin ekibi okulda da bilmeyen yok." Konuşmasını fırsat bilerek attığım basketle topu ona geri verdim. "Takım kaptanıyla maçı kabul ettin yani bilerek, iyi cesaretmiş."

Yavaş yavaş sektirirken aynı zamanda beni cevapladı. "İyi olabilirsin-", ardından hızlanıp potaya smaç bastı ve cümlesini tamamladı. "-ana benim kadar değil."

Bana geri attığı topu tutup konuştum. "Sahi sen takımda değil misin? Hiç görmedim seni."

"Beni takımda görmeyi mi bekliyordun yani? İyi oynadığımı kabul ediyorsun demek bu."

Topu hızla potaya attım. "Eh, fena değilsin." Basket olan topu tutup tekrar ona attığımda topu tutup yere bakarak gülümsedi. "Öyle derler."

"Ee giriyor musun yani şimdi takıma?"

Beni cevaplamadan önce deliksiz üçlüğünü potaya soktu. "Hayır." Bizden ters tarafa doğru seken topu umursamadan hızla tüm bedenimi Tuna'ya çevirdim. "Neden?"

"Pek benlik değil."

"Nesi senlik değil? İyi oynuyorsun işte."

"Okul takımında olmayı tercih etmiyorum diyelim." dedikten sonra topun yanına gidip hızla ben onu tutamadan üst üste basket atıp en sonunda durdu. "10'a 2, ben yendim. Ödülüm neydi?"

Aniden rekabet içinde olduğumuzu hatırlamamla far görmüş tavşan gibi kalmıştım. "Nasıl ya? Yendin mi sen şimdi? Ben sadece iki sayı mı atabildim bir de? Haksızlık, yeniden oynayalım."

"Keşke kazanmasam işte hep." diyen Tuna'nın topuyla birlikte spor salonundan çıkarkenki sırtıyla uzun bir süre bakıştıktan sonra kendime gelmiş ve ben de sınıfıma gitmeye başlamıştım. Kesinlikle bu maçın rövanşını alacaktım.

Kar Tanesi|TextingWhere stories live. Discover now