4.3

219 24 6
                                    

Hepimiz büyük yuvarlak masada oturmuş birbirimize bakarken en sonunda Berk konuştu. "Herkes birbiri ile ilgili ne düşünüyorsa söylesin, olaylarla ilgili. Bu başka türlü çözülmeyecek."

"Ben başlayayım mı?" dediğimde herkes bana dönerken Berk sakince kafasıyla beni onayladı.

"Arden'in bizim yerimize Burak'a güvenmesini aklım almıyor. Yaptığı her hareket giderek saçmalaşıyor ve ben ona bu konuda yardımcı bile olmak istemiyorum. Bana yaşattıklarının intikamı olarak mı bilmiyorum ama kendi çözümünü kendi bulması gerektiğini düşünüyorum. Diğer hiçbirinizle bir sorunum yok." diyerek cümlelerimi bitirdikten sonra Arden sinirle konuştu.

"Sevgilimi elimden çalmaya çalışan sensin ama kötü olan benim öyle mi? Kıskandın değil mi ben biriyle mutluyum da sen değilsin diye?"

"Aynen Arden, aşığım Burak'a deliler gibi." diyerek gözlerimi devirdikten sonra konuşmaya devam ettim. "Seni kıskandığım falan yok, aksine senin mutluluğun beni mutlu eder bu birincisi. İkinci olarak sence ben Burak'ı sevsem bunu anlamaz mıydın? Kim kimi seviyor Burak'a sorup adam akıllı dinlesen anlayacaksın ama sen anlamak istemiyorsun."

"Her şey sevgili demek değil Arden, biz varız, arkadaşlık var, dostluk var." diyen ne kadar saçma olsa da Okyanus'tu.

"Şöyle yapalım mı Arden? Burak'ı ara, çağır buraya. Hepimize anlatsın kendini, açıklasın." diyen Berk ile Arden bir süre düşündükten sonra cebinden telefonunu çıkarıp Burak'ı aradı ve parkı tarif ederek buraya çağırdı.

Burak'ın gelmesini beklerken bu gergin masada oturmak istemediğim için ayağa kalkıp yanımızdaki parka doğru yürüdüm ve salıncaklardan birine oturup yavaşça sallanmaya başladım. "Size kendinizi nasıl daha iyi hissettirebilirim matmazel?" diyerek yanımdaki diğer salıncağa oturup bana dönen Okyanus'a gülümsedikten sonra omuz silktim. "Yorgun hissediyorum sadece, iyiyim." demem ile birlikte Okyanus oturduğu salıncaktan kalkıp önüme geldi ve hiçbir yeri yerdeki kumlara değmeyecek şekilde oturup ellerimi tutarak konuştu.

"Dolunay, iyi olmadığının hepimiz farkındayız, sen de farkındasın. Kafanda bir sürü düşüncenin döndüğünü biliyorum, yorgunsun bunu da görüyorum. Ama kendini bize karşı da kapattın, izin ver yardım edelim sana. Ne seni bu kadar düşündüren şey?"

Bu sırada bir araba kapanma sesiyle ikimiz de parkın girişindeki Burak'a dönmüş ve biz de kalkarak onun arkasından masaya doğru yürümeye başlamıştık.

"Hayırdır, eşkiya mı kesildiniz başımıza?" diye rahatça banktaki boş yere oturan Burak'a göz devirmekle yetinip Okyanus'un beni çekelemesiyle ben de onun yanına oturdum.

"Burak, bana doğruyu söylemeni istiyorum." diyen Arden'e gülümseyen Burak'ın suratına bir tane yapıştırmak istesem de kendimi tuttum. "Söyleyeyim de, ben hep doğruları söylüyordum zaten güzelim."

"Hay senin güzeline..."

"Dolunay sana tam olarak ne dedi o gün?"

"Arden'den ayrıl da sevgili olalım dedi."

"Ne demişim pardon?"

"Beni seviyormuşsun ya yıllardır, beni gözetliyormuşsun hatta hep. Böyle demedin mi Dolunay?"

"Seni mi gözetliyormuş yıllardır?" diyen Arden'i onaylayan Burak ne kadar büyük bir açık verdiğinin farkında değildi.

"İyi de, Dolunay seni neredeyse benim seninle konuşmaya başlamam ile tanıdı Burak."

"Yani yıllardır dediğim öyle birkaç ay işte ya." diyerek panikleyen Burak ile Arden de gerçekleri sonunda anlayabilmişti.

"Burak, kalk siktir git buradan."

"Arden, bana inanmıyor musun?"

"Sana bunca zaman inandığım yeter, kalk git şimdi." diyen Arden'e son bir bakış atan Burak masadan kalkıp arabasına doğru yürürken Arden çoktan ağlamaya başlamıştı bile.

"Ben çok özür dilerim, nasıl size değil de ona inandım bilemiyorum." diyerek ağlayan Arden'e ne kadar üzülsem de bu olaylar olurken kendimi verdiğim sözü tutmak için sakince ayağa kalktım. "Günah çıkarma gecemiz bittiyse ben eve gidiyorum."

"Arden bu haldeyken de mi Dolunay?" diyen Berk ve attığı bakışa kafamı salladım. "Ben bu haldeyken o yanımda değildi, benim de enayiliğim buraya kadar, kusura bakmayın. Yarın okulda görüşürüz." dedikten sonra başka birinin konuşmasına izin vermeden parktan çıkıp hızla eve doğru yürümeye başladım.

Yaptığım ne kadar doğru bir şeydi orası tartışılır ama bana göre yapmam gereken şey buydu. Onun bana yaşattığını bir gün bile olsa ona yaşatmam gerekiyordu.

Kar Tanesi|TextingWhere stories live. Discover now