5.0

225 21 3
                                    

Acilde benim kaşımı dikerlerken Emir'e de gerekli gördükleri şeylere bakmak için başka bir odaya almışlardı. Benim dikiş işim bittiğinde de bendeki de kırık, çatlak vs. gibi şeyleri kontrol edeceklerdi. Nerdeyse bir saat sonunda Emir ile olan tüm işlerimiz bittiğinde onun kolunda bir kırık, benim ise kaşımda bir dikiş ile hastaneden çıkabilmiştik. Doktor iyi bile atlattığımızı söylediği için halimize şükrediyorduk.

Hastaneden hep birlikte çıktığımızda artık Ege dayanamamış olacak ki öne geçip bize doğru dönerek sordu. "Tuna ve Emir. Anlatın bakayım artık siz nasıl kardeşsiniz?"

"Babam, Emir'in annesi ile evli."

"Vay anasını sayın seyirciler." diyen Ege tam soru sormaya devam edecekti ki Berk onu kolundan tutup yanımıza çekip konuştu. "Seni ilgilendirmeyen konulara burnunu sokma, kardeşim benim."

"Ya bugün bayağı olaylı geçti, artık otele dönebilir miyiz?" diyen abimi hepimiz onaylayıp hocaların bizi otele götürmek için gönderdiği servise bindik. Herkes birileriyle yan yana otururken Okyanus, Tuna'yı oturtup yanına da kendi oturmuştu. "Gel güzel kardeşim, biz seninle biraz konuşalım." Tuna, otururken saniyelik bana bakıp ardından kafasıyla Okyanus'u onaylamıştı. Ben de bu sırada tek başına servisin arkasına doğru ilerleyen Emir'in peşine takılmıştım. Kendini en arkanın bir önündeki koltuğa attığında ben de hemen yanına oturup ona döndüm.

"Özür dilerim."

O da bana dönüp hayal kırıklığıyla baktı. "Ne için? Düştüğümüz için mi yoksa Tuna'nın seni sevdiğini bana söylemediğin için mi?"

Kaşlarımı çatıp konuştum. "Düşmemize sebep olduğum için. Tuna'nın durumunu sana söylemem gibi bir görevim olduğunu bilmiyordum."

"Yakın olduğumuzu düşünüyordum."

"Öyleyiz ama ben de zaten dün öğrendim, sana gelip hemen 'Tuna beni seviyormuş' mu deseydim? Ben bile kabullenemedim zaten daha."

Emir dediklerimden sonra kafasını iki yana sallayıp tekrar bana döndü. "Özür dilerim, haklısın. Bir an seni sevdiğini öğrenmem sinirlendirdi beni. Neyse, kaşın iyi mi, acıyor mu?"

Neden Tuna'nın beni sevmesine sinirlendiğini anlamasam da bunu boşverip sorduğu soruya odaklandım. "Acımıyor, hala uyuşuk zaten. Senin kolun nasıl?"

"Ağaca çarparken kolumla engellemek istemiştim, o sırada kırılmış. En azından ameliyatsız direkt alçıyla hallediliyor."

"Özür dilerim Emir, bir an panikle gözünü kapattığımı bile fark etmedim."

"Asıl ben özür dilerim, seni tutmamam gerekirdi." dedikten sonra uzun bir süre aramızda sessizlik olmuş ve bunu Emir bozmuştu. "Sen seviyor musun Tuna'yı?"

Omuz silkerek onu cevapladım. "O anlamda soruyorsan, sevmiyorum sanırım. Yani bilmiyorum. Kafam çok karışık, şu an bunları düşünmek istemiyorum."

"Dolunay, Emir ile konuşabilir miyim?" diyen tepemdeki ses ile kafamı kaldırıp Tuna ile karşılaşmam hiç iyi değildi, umarım daha demin dediklerimi duymamıştır diyerek yerimden kalkıp Tuna'ya gülümseyerek tek başına oturan Okyanus'un yanına ilerledim.

"Minik prensesim gelmiş ama yüzüne bakılırsa oldukça üzgün." diyen Okyanus, ardından kolunu omzuma atarak beni çekip kafamı omzuna yatırdı ve tekrar konuştu. "Anlat bakalım neyin var?"

"Okyanus, ben bu kadar şeye alışık değilim. Benim bunca yıldır tek yaptığım sadece sizle bir duygularımı yaşamak, paylaşmak oldu. Ben ne yapmam gerektiğini bilmiyorum, kafam çok karışık."

"Hepsini çözeceğiz birlikte güzelim, merak etme. Sadece kendin karar vermen gereken bazı konular var, ama biz bunlarda da yanındayız tamam mı? Sen şimdi tatilin tadını çıkar, kimsenin sana karşı hissettiği duyguları önemseme." diyen Okyanus ardından tekrar konuştu. "Ve otele gidene kadar da uyu, bugün çok yoruldun. Akşam erken uyumayacağımıza göre, şimdi uyu." dedikten sonra elleriyle gözlerimi kapatıp beni tüm yol boyunca uyuyacağım uykuma doğru sürüklemişti.

Tuna: Minik bebek bugün nasılmış acaba?

Dolunay: Sana da günaydın, Tuna.

Tuna: Günaydın.

Tuna: Kaşın nasıl?

Dolunay: Dikişten dolayı morarmış biraz ama acımıyor.

Tuna: İyi o zaman ya.

Tuna: Dün Okyanus ile ne konuştuğumuzu sormayacak mısın?

Dolunay: Ne konuştunuz?

Tuna: Bana seni üzmemem gerektiğiyle ilgili nutuk çekti.

Tuna: Sonra da bana enişte dedi.

Tuna: ENİŞTE.

Tuna: Bir daha bu kelimeyi benden asla duyamazsın dedi ve gitti.

Dolunay: Tuna...

Tuna: Tamam biliyorum sevmiyorsun beni.

Tuna: Emir'e söylerken duydum.

Tuna: Sorun değil.

Dolunay: Tuna bana duygularımı anlamam için zaman tanımıyorsunuz ki.

Dolunay: Sürekli bir şey çıkıyor ben durup düşünemiyorum asla.

Tuna: Sevgi, durup düşünülecek bir şey değil Dolunay.

Tuna: Sevseydin şu ana kadar bir şeyler hissederdin zaten.

Tuna: Ben şu an suratına bakarak mutlu rolü yapmaya devam edebilecek miyim bilmiyorum.

Tuna: Bir süre birbirimizle muhatap olmayalım lütfen.

Dolunay: İyi de ben sana karşı bir şey hissetmiyorum demedim ki. (Mesajınız gönderilmedi.)

Dolunay: Of Tuna ya. (Mesajınız gönderilmedi.)

Dolunay: Ben seninleyken çok mutluyum, eğleniyorum, seninle birlikte vakit geçirmek istiyorum, hatta bazen heyecanlanıyorum bile. (Mesajınız gönderilmedi.)

Dolunay: Ama bu senin istediğin anlamdaki sevgi mi bilmiyorum. (Mesajınız gönderilmedi.)

Dolunay: Bizimkilerleyken de mutlu oluyorum, eğleniyorum çünkü, ben ayırt edemiyorum. (Mesajınız gönderilmedi.)

Dolunay: Zaman istememin nedeni de buydu zaten. (Mesajınız gönderilmedi.)

Kar Tanesi|TextingWhere stories live. Discover now