Kar Tanesi|Texting

2.8

"Takıma girsene." diyerek yanına oturduğum Tuna kafasını çözdüğü sorudan kaldırıp bana bakmış ardından sorusuna geri dönmüştü.

"Tuna bak maçlara da çok az kaldı, Hakan Hoca seni hemen alır."

"Derdim takıma alınmamak mı sence? Takıma elimi kolumu sallayarak girebileceğimi sen de gördün dün bence."

"Ee derdin ne o zaman? Haa, yoksa sen şu sert ve cool çocuk musun? Hiç de bad boy bir tipin yok, vazgeç bu sevdadan derim ben."

"Sen de beni takıma sokma sevdasından vazgeçsen mi artık?"

"Dolunay! Ben de seni arıyordum." diyen Emir yanımıza doğru yürürken Emir'e bir dakika işareti yapıp onun durmasını sağlayarak ayağa kalktım ve tekrar Tuna'ya döndüm. "Bu işin peşini bırakmam haberin olsun, seni takıma sokacağım."

"Sana üzücü bir haber vereyim Dolunay, bu sefer kafana koyduğun şeyi yapamayacaksın çünkü ben takıma girmeyeceğim. Ayrıca beni yenmek için dün antrenmandan sonra ekstra iki buçuk saat daha fazla çalışmana gerek yoktu, nasıl olsa rövanşı da ben yeneceğim." dedikten sonra sırıtan Tuna'ya bakarken kıpkırmızı olduğumu hissetsem de aklımdaki soruyu sormaktan vazgeçmemiştim. "Sen benim ekstra çalıştığımı nereden biliyorsun?"

"Okulda kitabımı unutmuştum, onun için geldiğimde gördüm."

"Dolunay!" diyerek tekrar bana seslenen Emir'e döndüğümde kafasıyla bana hadi işareti yapmıştı. "Rövanşı alırsam takıma girersin, yine kaybedersem de sen ne istersen o. Yarın okul çıkışında görüşürüz." diyip Tuna'nın cevabını beklemeden Emir'in yanına gidip onunla birlikte sınıftan çıktım.

"Tuna ne alaka? Nereden tanışıyorsunuz siz?"

"Sen tanıyor musun onu?"

"Maalesef, var öyle bir hatamız."

"Nasıl yani?"

"Tanışıyoruz maalesef diyorum."

"O zaman sen de konuşsana belki sen ikna edersin takıma girmeye."

"Onunla konuşmak mı? Sağol kalsın."

"Niye ki?"

"Sen neden böyle her şeyi sorgular oldun?"

"Soru sorduk alt tarafı."

"Aman, atarlanma demedim bir şey. Hakan Hoca çağırdı seni, bir git yanına istersen. Görüşürüz sonra."

"Görüşürüz." dedikten sonra Hakan Hoca'nın yanına gitmiştim.

"Dolunaycığım gel otur Uzay'ın yanına, maçlarla ilgili bir ön değerlendirme yapalım." diyen Hakan Hoca'ya bakıp istemeyerek Uzay'ın yanına oturmuştum. Yarım saat süren konuşmamız boyunca birkaç kere Uzay'ın dönüp bana baktığını hissetsem bile ben dönüp bir kere bile suratına bakmamıştım.

Hakan Hoca'nın konuşması bitince ayaklanıp odasından çıkarken arkamdan bana seslenen Uzay'ı duydum. "Dolunay, konuşalım mı biraz?"

"Ne konuşacağız?"

"Derse girme, kantinde oturalım?" Teklifine karşı sorgular biçimde yüzüne bakıp ardından başımla onayladım. "Olur."

İkimiz sessizce kantine ilerledikten sonra boş bir masaya karşılıklı oturmuştuk. Uzay ikide bir ağzını açıp kapatıyor, elleriyle oynuyor ama asla konuşmuyordu. Kollarımı göğsümde bağlayıp arkama yaslanırken çıkardığım of sesiyle sonunda gözleri beni buldu ve saçlarını hızla karıştırarak konuşmaya başladı. "Ben nasıl başlamam gerektiğini bilmiyorum. Sana böyle davrandığımın farkındaydım ama bu durumun seni bu kadar üzdüğünü bilmiyordum. Sen benim için diğer lavuklardan çok çok daha fazla değerlisin, ama ne bileyim işte. Ben hiç Berk'in sana yaklaştığı gibi bir abilik yapamadım mesela veya sen benimle hiç Okyanus kadar iyi anlaşmadın. Hepsi sana mükemmel abiler olunca ben sanırım öyle olamamaktan korktum ama şu an görüyorum ki düzgün bir abi bile olamamışım. Geçmişte sana karşı yaptığım davranışlar için özür dilerim Dolunay, söz bir daha olmayacak böyle şeyler."

"Abilik yapamayacağını anlayınca beni bulduğun yerde aşağılamayı mı tercih ettin yani?"

"Belki bad boy seven tiplerdensindir diye, ne bileyim."

"Uzay sen mal mısın?"

"Evet."

"Biliyorum, ama affettim seni. Zaten sıkılmıştım bu küslük durumundan."

"Barıştık yani?"

"Barıştık."

•Tuna mı daha gıcık bir tip yoksa Emir mi ben karar veremiyorum dnjxmdkxks, ikisi de Dolunay ile atışıp duruyorlar.

•Uzay'ın özrünü kabul etmesi doğru muydu sizceee?

•Aklımda yaşanmasını düşündüğüm olaylar olduğu için birkaç geçiş bölümümsü şey yazıp hoop olaylara geleceğim, çoktan 34. Bölüm olmuş bile. Vote ve yorumlarınızı bekliyorummm.