4.4

219 21 0
                                    

"Bu halin ne?" diyerek boş sınıfa girip önümdeki sıraya oturan Tuna'ya omuz silktim. "Hiç, her zamanki halim işte."

"Her zamankinden daha suratsızsız bugün, daha bir kötü olmuşsun."

"Sağol, bayağı düzeldi moralim sen böyle diyince." dedikten sonra komikmiş gibi gülüp  konuşmaya devam etti. "Hadi anlat, kim üzdü seni, atarlı civciv?"

"Kimse üzmedi."

"Annemin de sakalı olsa dedem olurdu zaten."

"Ne?"

"Ufak at da, senin gibi civcivler yesin diyorum. Kimse üzmediyse ne bu halin?"

"Üzgün değilim, kafam karışık sadece."

"Neden?"

"Dün, Arden Burak'ın ne mal olduğunu anladı."

"Ee, ne güzel işte. Sen niye üzülüyorsun ki?"

"Arden tabi bu olaydan sonra bayağı üzüldü, ama o bana inanmadığı gün kendime bir söz vermiştim. Onun yanında olmak istemedim, eve gittim ben de."

"Neden ki?"

"Bana neler dedi sen de biliyorsun Tuna, bir anda hiçbir şey yokmuş gibi davranamazdım. İstediği zaman beni üzüp istediğinde geri gelebileceği biri değilim."

"Dolunay, iyi diyorsun hoş diyorsun da Arden sonuçta bu, senin için olan değerini sen benden iyi biliyorsun."

"Sorun da bu işte, birbirimize verdiğimiz değere ihanet etti Burak'a inanarak, hiçbir şey olmamış gibi davranamam, bu da kendime ihanet olur."

"Barışmayacak mısın yani?"

"Barışacağım tabi ama şimdi değil."

"Sizinkiler ne diyor peki bu duruma?"

"Galiba yanlış buluyorlar, yaptığımın çocukça olduğunu düşünüyorlar." dedikten sonra omuz silkerek devam ettim. "Umrumda değil, benim kendime saygım var, Arden bana hiç kötülük etmemiş gibi davranmayacağım."

Cümlemi bitirmem ile "Dolunay, ben de seni arıyordum." diyerek sınıfa giren Okyanus, ardından hızla gelip yanıma oturdu ve bir bana bir Tuna'ya bakmaya başladı. "Niye arıyordun beni?"

"Masada tek sen eksik kaldın."

"Sağol ama, gelmeyeceğim. Bence bunu açıkça belli etmiştim."

"Biliyorum gelmeyeceğini kız, sen eksikken benim de masada oturasım gelmedi, ondan ben geldim. Naber Tuna?"

"İyi abi senden naber?"

"İyi ben de ne olsun, var mı sende şöyle güzel kuzen falan?"

"Oha Okyanus." demem ile Okyanus hemen kendini savunmaya geçti. "Ne var kızım ya?"

"Olsa da söylemem kardeşim, sana güvenemiyorum."

"Yok yani?"

"Yok Okyanus, yok."

"İyi o zaman ben şansımı yan sınıftakilerde deneyeyim." diyerek kalkıp giden Okyanus'tan sonra mahçupça konuştum. "Kusura bakma, tahminlere göre çocukken 3 kere havaya atıp 2 kere tutmuşlar, ondan böyle."

"Sorun değil, tanıdığımdan dolayı garip karşılamıyorum zaten."

"Ee, sen anlatsana biraz da. Nasıl gidiyor?"

"Aynı. Sıkıcı benim hayatım öyle anlatmaya değer bir şey yok yani."

"Çıkışta ne yapıyorsun?"

"Hiç, eve giderim."

"Döner yemeye gidelim mi?"

"Döner mi?"

"Evet, caddede Ahmet Abi'nin yeri var, yedin mi hiç ordan?"

"Yok."

"Çok şey kaçırmışsın, çıkışta gidelim kesin, aşırı güzeldir. Uyar mı sana da?"

"Uyar Dolunay, zaten senin sayende tanıyorum şehri."

"Ya evet, mükemmel biriyimdir, doğru."

"Egonun da maşallahı var."

"Bana diyene bak, senin egonun ismi bile vardır Tuna."

"Neyse, kaçıyorum şimdilik çıkışta görüşürüz." diyip oturduğu yerden kalkan Tuna'ya el salladıktan sonra nasıl zaman geçireceğimi bilemeyip kafamı sıraya koymuş ve ders başlayana kadar uyumaya karar vermiştim.

Kar Tanesi|TextingWhere stories live. Discover now