4.1

213 22 1
                                    

"Dolunay, konuşalım mı biraz?" diyerek bankta yanıma oturan Emir'i başımla onayladım. "Konuşalım."

"Tuna anlatmış galiba sana bir şeyler, anlattığını bana da söyledi."

"Niye ki, ben haberim yokmuş gibi yapacaktım."

"Senin bildiğini bilmem gerektiğini düşünmüş. Neyse onun için gelmedim asıl ben, şu Burak olayını konuşmadık senle hiç."

"Konuşulmaya değecek biri olmadığı için olabilir."

"Bak, yakın arkadaşım olmasına rağmen ben de bilmiyordum cidden."

"Tamam Emir, bu konuyu konuşmanın bir anlamı yok bence."

"Arden'i o şerefsizden kurtarmak istemiyor musun?" diye şaşkınca bana sorduğu soruya omuz silktim. "Arden kararlarını kendi verebilecek yaşta ve olgunlukta, ben bir şeye karışamam."

"Ama onun iyiliğini istiyorsun sonuçta."

"Evet, istiyorum ama bazı şeyleri kendi kendine çözmesi gerektiği çok belli. Kapatalım mı artık bu konuyu Emir?"

"Olur, zil çalacak zaten. Girelim mi içeri?" diyen Emir'i onaylayarak banktan kalktığımda yan yana okulun içine doğru yürümeye başladık. "Senin ailen bir başkası yüzünden ayrılmamış, sen neden sevmiyorsun Tuna'yı?"

"Sevemiyorum, samimi gelmiyor bana."

"Sen onun babasıyla yaşıyorsun ya, sorun olmuyor mu bu?"

"Selim amca çok iyi biri, bana hiçbir yanlışı da olmadı bugüne kadar. O da biliyor birbirimizden haz etmediğimizi, ama demiyor bir şey."

"Anladım."

"Neyse, ben şurdan bizim sınıf koridoruna giriyorum. Görüşürüz sonra."

"Görüşürüz." diye el salladıktan sonra bir kat daha çıkıp ben de kendi sınıfıma girdim ve Ege'nin yanına oturdum.

"Hayırdır, durgun gibisin bugün biraz."

"Bilmem, yorgun hissediyorum."

"Keşke gelmeseydin o zaman okula." diyen Ege'nin yanaklarını sıkarak konuştum. "Seni sınıfta yalnız bırakır mıyım hiç? Aşk olsun." Ege ise bu tepkime karşılık şımararak bana sarılmayı tercih etmişti.

"Diğerleri gelemese de biz ikimiz gidelim geziye, hem senin havan değişmiş olur. Ne dersin?"

"Bilmem ki, Ege. Sen ne dersin?"

"Ay tabiki de evet derim." diyen Ege'ye gülerek kollarımı havaya kaldırıp bu sefer de ben ona sarılarak konuştum. "Ay ben de evet derim, tabiki."

~

"Aga beni bi salsın şu okul artık ya." diye söylenerek kantinde oturduğumuz masaya kol değnekleri ile gelen Uzay'a hepimiz göz devirmekle yetinmiştik.

"Dolunay, seninle konuşamadık uzun zamandır." diyen Berk'e bakarak cevapladım. "Sabah gelirken konuştuk ya."

"O anlamda demiyorum, hayatında olan şeylerle ilgili diyorum."

"Bir şey olduğu yok ki, sizle aynı yaşamaya devam ediyorum işte."

"Kızım, Arden ile küstün, bununla ilgili bir daha konuyu açmadın bile." diyen Okyanus'a katılan Berk konuşmaya devam etti. "Her şeyi kendi içinde çözmeye çalışma, bırak yardım edelim."

"Çözmem gereken bir konu yok."

"Bok yok." diyen abimin de onların tarafında olduğunu görünce son bir çare Ege'ye dönmüştüm. "Abicim bence kızın üstüne gitmeyin boşuna, anlatmak istediği bir şey olsa birimizden birine anlatırdı. Salın kızı."

"Biz birbirimizin her anında yanında olmaya ant içtik oğlum, bu arada bir daha bana atar yaparsan seni yapıştırırım valla şu duvara." diyen Okyanus'a Ege sadece göz devirerek böyle bir şeyin olmayacağını belli etmişti.

"Hem siz onu bunu bırakın, geziye gidiyor muyuz?" diyerek konuyu değiştirmem ile Okyanus ve Berk, Uzay'a bakmaya başlamışlardı.

"Oğlum gezi demek kız demek, kız demek ben demek. Siz he derseniz ben giderim."

"Uzay böyle nasıl gelecek ama?" diyerek yine grubun mantığı olan Berk konuştu.

"Ya kanka gezi zaten 3 hafta sonra, belki çıkar alçım o zamana kadar. Dolunay, sen doldurulacak formları alıp gelsene, dolduralım." diyen Uzay ile hemen ayağa kalkıp öğretmenler odasına gezi ile ilgilenen hocanın yanına gitmek üzere yola koyulmuştum.

Eğer gidersek çok eğleneceğimiz belliydi.

Bu hikaye nereye gidiyor cidden hiçbir fikrim yok ama halledeceğim nrjxmdkxld.

Kar Tanesi|Textingحيث تعيش القصص. اكتشف الآن