Prolog | Kan Kırmızısı Bir Gülün Dikenleri

138 18 52
                                    




🌊

PROLOG | KAN KIRMIZISI BİR GÜLÜN DİKENLERİ

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


PROLOG | KAN KIRMIZISI BİR GÜLÜN DİKENLERİ

Her şeyin paramparça olduğu günü hatırlıyorum.

Sıradan başlamıştı.

Nazende Demirkıran'ın bir günü ne kadar sıradan olabilirse o kadar sıradandı.

Çoğu sabah olduğu gibi telefonumun alarmına gerek kalmadan kendiliğimden uyanmıştım. Yaşadığım apartmanın kapısının önünü kendine yer bellemiş siyah kediyi sevmekle biraz oyalandığım için okula giden otobüsü kıl payı kaçırmıştım ama arada sırada olurdu bu bana. Bir sonraki otobüse binmek zorunda kalmıştım, bu da sabah kahvesi almak için vaktimin kalmadığı anlamına geliyordu.

Sorun değildi, sert zeminlerde uyuklamayı severdim. Özellikle de arka planda seksen yaşındaki felsefe profesörünün mırıltıları varsa.

İlk dersi uyuyarak ve bana ön amfinin sıralarından yer tutan arkadaşım Ada'nın kızgın mırıltılarla kalemini koluma batırışından kaçınarak geçirmiştim. Hoca blok işlediği dersin son dakikalarında nihayet havlu atıp da bir ara vermeyi teklif ettiğinde Ada'yla beraber bahçeye inmiş ve sayılı dakikalarımızı sonbahar güneşinin ısıttığı bankların birinde sigara içerek geçirmiştik. Daha doğrusu Ada içmiş ben de dumanını solumuştum. Arada sırada içtiğim birkaç dal sigara için yanımda paket taşımazdım. Ada bana kızdığı zamanlar Otlakçı derdi bu yüzden.

Sabah almaya fırsat bulamadığım kahvemi almış ve Ada'nın anlattıklarını dinleyerek yeniden sınıfa çıkmıştım. Korkunç bir yeme alışkanlığı olan ev arkadaşından yakınıyordu. Ada hep ondan yakınırdı.

"Diyorum sana Naz!"

Naz. Çoğu kişinin tuhaf ve uzun bulduğu ismim kısaltıldığında ortaya Naz çıkıyordu ve benim buna hiç itirazım yoktu. Nazende isminin bende bıraktığı intiba gereksiz anıları da sürüklüyordu beraberinden. Çok gereksiz anıları.

"Kız deli. Gecenin üçünde onu mutfakta gözleri yarı kapalı şekilde pastırma koklarken yakaladım. Allahım! Ne kadar korkunçtu bilemezsin. Tıkırtıya uyandığımda eve hırsız girdi zannettim ama oymuş. Kör bir rakun gibi kafasını buz dolabının içine sokmuş ve pastırma arıyordu. Koklayarak! Dikkatini çekerim, koklayarak. İnanılmaz..."

Ev arkadaşının Kayserili olup olmadığını sormuştum, kahkahalar atarak bilmediğini söylemişti. "Bir dahakine birisiyle eve çıkmadan önce mutlaka nereli olduğunu soracağım. Ya gelecek sefer bir Karadenizli denk gelirse..." Bu noktada durup yalandan ürpermişti. "Nefret ederim balıktan."

Ada eğlenceli birisiydi. Onunla konuşmak kolaydı, sizi rahatsız edecek konulara girmezdi, oturduğunuz masadan kalkıp gitmenize neden olacak kelimeleri dilinden dökmezdi ve yalan söylemezdi.

Nazende İçin ŞarkılarWhere stories live. Discover now