Nazende.
Adım bu.
Anlamı nazenin, naz yapan sevgili demekmiş. Bunu öğrendiğimde yedi yaşındaydım. O gün anneme sarılıp bana bu ismi bana verdikleri için yalnızca bir çocukta görülebilecek bir içtenlikle teşekkür etmiştim. İsmime bayılıyordum, çünkü...
Bring Me The Horizon, One Day Only Butterflies Left Will Be In Your Chest
Ups! Ten obraz nie jest zgodny z naszymi wytycznymi. Aby kontynuować, spróbuj go usunąć lub użyć innego.
4. FAİLİ SÜKUT
Sessizlik çok fazla şeyi öldürür.
Herkesin hayatında, faili sessizlik olan cesetler vardır.
Benimki Hare'ydi.
Onu ben öldürdüm. Susarak.
Hare'yi ben öldürdüm. Alev kızılı saçları vardı. Artık yok. Alevden köklenen bir dili vardı. Artık yok. Acı kahve gözleri vardı. Artık yok.
Yok.
Toprağın altında.
Kapıma alev kızılı güller geldi. Tam da Hare'nin öldüğü gün. Onun saçları gibi kıpkırmızıydılar. Güllere dokunmadım. Ama sustum.
Bu sefer kendim için.
"N-ne?"
Şimdi ise Ada'nın cam gibi mavi, berrak gözlerine bakıyorum. Hare'den mümkün olan her yönüyle farklı, sanki o öldükten sonra kalabalıklar içinde ona benzemeyen tek kişiyi arayıp bulmuşum gibi.
Onu kendime arkadaş yapmışım, sanki Hare'yi nasıl susarak yok ettiğimi affetirebilirmiş gibi.
"Ben..."
Ben Hare'yi öldürdüm.
Önce konuşarak öldürdüm. Çünkü benim dilim de alevden köklenirdi. Sonra susarak öldürdüm onu. Mümkün olan her yolla yaptım.
"Dalga geçiyorsan..." Ada'nın gözlerinden hiç komik değil, diyen bir kınama geçti. "Saçma sapan konuşup tadımı kaçırma benim."
Geriye doğru bir adım attım. Elimdeki telefon titriyordu. Kim olduğuna bakmadan meşgule attım.
Ada şaşkındı ama yine de az önce dediklerimi sorabilecek kadar kendindeydi.
"İlk gülü ne zaman aldım dedin?"
Hare öldüğünde.
"Gitmem gerek."
"Hayır- Nereye? Naz!"
Arkamdan seslenmesini umursamadım. Hedefimde o adam vardı. Alev. Az önce bana selam verdiği yerde duruyordu, park ettiği arabaya yaslanmıştı. Birini bekliyor gibiydi. Haziran'dı muhtemelen. Sevgilisi falan olmalıydı gerçekten de.
Ona gelişimi rahatça izledi. Aklımda beni beklediği ihtimali canlandı ama derhal yok ettim onu.
Tam karşısında durdum. Onunla burada buluşmak için sözleşmişiz gibiydi. O kadar doğal duruyordu.
