Hagoromo's Legacy

159 14 3
                                    

Hagoromo, çakra akışını düzenlemek için yaptığı rutin meditasyonlar sırasında, onu izlemekte olan Matatabi'yi fark ederek gözlerini açmadan konuştu.

"Bir şey mi oldu, Matatabi?"

Matatabi, fark edildiği için utanırken görüntüsü hafiften titredi.

"Şey...Rahatsız etmek istememiştim."

Hagoromo, bağdaş kurduğu yassı kayadan kalktı ve ona döndü. Gülümsemesi sıcak ve içtendi.

"Sorun değil."

Eliyle yanına gelmesi için işaret etti. Matatabi'nin ufak bedeni hızlıca kayaya atlayarak yanına kuruldu.

Kayanın ucu dipsiz bir uçuruma uzanıyordu ve güneş batmak üzereydi. Sımsıcak hava çevrelerini hafiften kuşatıyordu. Matatabi, derin bir nefes aldı.

Hagoromo, Matatabi'yi çağırmak için bozduğu pozisyonunda tekrardan oturup gözlerini kapattı.

"Bir şeylerden rahatsızlık duyduğunu hissediyor gibiyim."

Matatabi, keskin gözlerle onu izliyordu. Hagoromo, her şeyi nasıl bu kadar iyi bilebilirdi.

En sonunda batan güneşe bakarak vücudunu dikleştirdi.

"Gelecekte bana ve diğer kuyruklu canavarlara ne olacağını merak ediyorum ve endişeleniyorum."

Hagoromo, istifini bozmadan onu dikkatle dinledi.

"Gelecekte, hepinizin bir araya gelip gerçek ve mutlak gücün ne demek olduğunu tekrardan sorgulayacağınız bir dönemin olacağını hepinize söylediğimi hatırlıyorum, Matatabi."

"Biliyorum, ama kast ettiğim o değildi. Dış dünyada varlığımız yüzünden meydana gelebilecek şeyler beni korkutuyor.'İnsanlar,bize nasıl davranacaklar, bizi kabul edecekler mi?' diye düşünmeden duramıyorum."

Hagoromo, kaşlarını çattı.

"İnsanların size davranışları sizin onlara davranışlarınız ile ilişkili aslında."

Matatabi, başını eğdi.

"Biliyorum, sonuçta hepimiz kuyruklu canavarlarız ve görünüşümüz, insanların duygularımızdan önce sorgulayacağı ilk şey olacak."

Hagoromo, gözlerini açıp Matatabi'ye baktı. O ise kararsızdı, gelecekten endişeliydi.

"Sizi anlayan insanlar mutlaka olacaktır."

"Bilmiyorum, işte bu belirsizlik beni korkutuyor. Sadece kendim için değil, diğerleri için de endişeleniyorum. Özellikle de Kurama ve Shukaku için, onlar aramızda en başına buyruk hareket edenler."

Hagoromo, elini Matatabi'nin hayaletimsi vücuda doğru uzattı ve onu hafifçe okşadı.

"Gelecekten kaygılanırsan onu yönetemezsin. Korkarak, davranışlarını değiştirerek kendinden ödün verirsin ve bu, senin zayıf bir kişiliğin olduğunu gösterir."

"Ama ben zayıf kişilikli değilim!"

"Olmadığını biliyorum, Matatabi ama bazı fırsatları vermek bizim elimizdedir."

Hagoromo'nun dokunuşları Matatabi'yi rahatlatsa da içindeki sıkıntıyı bir türlü çözememişti.

"Ne olursa olsun, dış dünyaya açıldığımızı öğrendiğimden beri tek bir şey istedim. İleride birinin vücuduna mühürlenmeme karşı dış düyada benliğimin bir kısmının özgürce dolaşabilmesi, bilinmeyene karşı beni uyarması."

Görüntüsü sarsıldı.

"Bazı şeyleri başıma geldikçe tecrübe edeceğim ama yakalırsan her zaman ikinci bir gözün dünyada benim için var olması ve görünmeyenlerini, bilinmeyenlerini, sırlarını anlatmasını isterdim."

Hagoromo, Matatabi'nin düşüncelerine şaşırsa da belli etmedi.

Matatabi, gerçekten çok ileriyi düşünerek konuşuyordu. Gelecekte belki mühürlenebilirdi ve yıllarca bir bedenin içindeki hapishane de kalabilirdi.

Hagoromo, ona hak verdi. Bu, onun engelleyebileceği bir durum değildi.

"Eğer böyle olsaydı, kendini rahat hissedecek miydin?"

Matatabi, ne düşündüğünü anlamasa da ihtiyatla ona baktı.

"İyi değil, özgür hissedecektim ve bu,benim için bazı şeylere bedel."

Hagoromo, Matatabi'nin sözlerini düşünmek için başını hafifçe kaldırıp gözlerini kapattı. Matatabi ise kendini ilk defa bu kadar cesur hissediyordu. O ve diğer bijular, Hagoromo onlara hiçbir zaman ters davranmasa da ondan çekinirlerdi.

Hava karardığı için hava yavaştan soğumaya başlamıştı fakat ikisi de bu durumdan etkileniyor gibi görünmüyordu.

Aralarındaki sessizlik arttıkça Matatabi'nin de gerginliği artıyordu. Söylediği sözleri düşündü, biraz ona dert yakınır gibi konuştuğunu fark etti.

Off, koskoca altı yolun bilgesine sen git dert yan!

"Aklınla zorun var Matatabi."

Kendi kendine mırıldanması ile Hagoromo'nun gözlerini açıp bakışlarını ona çevirmesi bir oldu.

Matatabi, gelebilecek her türlü azara kendini hazırlayarak gergince yutkundu.

Hagoromo ise gülümseyerek onu şaşırttı.

"Gelecekteki endişelerini oldukça iyi anlıyorum."

Matatabi, girdiği ruh halinden çıkmaya çalışarak silkelendi ve ciddi bir ifadeye büründü.

"Peki,bana ne yapmamı önerirsiniz."

"Geleceği bende bilemediğim için sana bir şey yapmanı öneremeyeceğim, maalesef."

Bu cevabı beklemediğinden şaşıran Matatabi, üzülse de belli etmemeye çalıştı.

"A-anlıyorum."

"Ama sana yardım edemeyeceğimi göstermez."

Hagoromo, içten gülümseyişini daha da genişleterek Matatabi'yi şaşırttı. Eliyle yanına yaklaşmasını istedi. Matatabi, şaşkınlıkla istediğini yaptı.

Hagoromo gözlerini kapattı ve onun ve Matatabi'nin çakrasına odaklandı.

"Sonsuzluğa uzanan yolda,

Kör bir yolculuktur seninkisi.

Hayalet bir bedenin savaşıdır belli ki.

Bu beden sana yetmeyeceğinden,

Verdim sana gücümden,

Akıllı ve bilge olduğunu bildiğimden,

Kullanmanı istedim senden.

Hatalı olduğunu bilsen de,

Dünyayı göreceksin eşinin gözünden."








"

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.








True Identity🩸/ Uchiha ⚔️ Hyuuga [TAMAMLANDI]Where stories live. Discover now