Are you ready to learn?

104 12 1
                                    

Bahçedeki çiçeklerin taze kokusu az önce yaptığımız konuşmanın etkisini kısmi olarak yüzümden uzaklaştırmıştı.

Bu iyiydi.

Daha birinden hoşlanmak ya da karşı cinsten birine ilgi duymayı hiç düşünmezken onun yanındayken her şey anlamsızlaşıyordu sanki ama neden şimdi olmak zorundaydı ki?

Gözlerimi kırpıştırıp odaklanmaya çalıştım.

Ben...İyi biri değildim.

Yol kaydetmiş olsam da geçmişim bunu örtüyordu.

"Amida?"

"E-evet."

Sakince ona döndüm. O hariç her yere bakıyordum.

Arkaya yaslanıp başını geriye attı. Gözleri kapalıydı.

"Yarın ailen hakkında ne öğrenirsen öğren umutsuzluğa kapılmamalısın."

Aniden gözlerini açınca gözlerimiz buluştu.

"Haklısın ama sonucu kötü bile olsa bilmemekten iyidir değil mi?"

Başını yana yatırdı.

"Orası öyle ama yine de her şeye hazırla kendini."

"Evet."

Ellerimi kucağımda birleştirip yumruk yaptım.

Haklıydı. Naruto'da her şeye hazırlıklı olmam gerektiğini söylemişti.

Şu anda nedense güçsüz ve çaresiz hissediyordum. Belki de yarın olanlara dayanamayacaktım belki de kabullenecektim.

Ne yapacağımı pek kestiremiyordum.

Bu durum sanki enerjimi emiyordu. Ailemi yıllardır merak ettiğim çok büyük bir gerçekti ama hiç dile getirmemiştim.

Gaara'ya baktığımda onunda bana baktığını fark ettim.

Gözlerimi kaçırmak yerine ondan güç almaya çalıştım.

Bana yarın için her şeyin iyi olmasını dilemesini ve mutlu hissetmem için elinden gelenin en iyisini yapacağını söylemesini istedim.

Sadece...Başka şartlar altında tanışmış olsaydık, bir geleceğimiz olabilir miydi?

**********

Sabah kalktığımda kendimi kısmen de olsa dinlenmiş hissediyordum.

Dün gece biraz tuhaf bitmişti.

Gaara beni odama kadar bırakıp tek kelime bile etmeden gitmişti. Sebebini bilmesem de onun hayatı sadece benden ibaret değildi.

Belki de aklını kurcalayan bir şey vardı.

Göz bağımı gözlerime bağlayıp üstümü giyindim. Ardından banyoda yüzümü yıkayıp saçlarımı düzelttim.

Kapıyı açtığım sırada kapıyı çalmak için kapının dibinde duran Gaara ile burun buruna geldik.

Hızla kızarmaya başlarken bir yandan da konuşmaya çalışıyordum.

"Ku-kusura bakma."

"Sorun değil."

Terlemiş ellerimi kısa tişörtüme silip başımı kaldırdım.

"Naruto ile gidiceğimizi sanıyordum. Senden eşlik mi etmeni istedi?"

Gaara ifadesiz bir yüzle başını salladı.

"Evet, dünkü olayla ilgileniyor. O yüzden Suigetsu'ya birlikte gideceğiz. Hyuuga klanına giderken de bize Hinata eşlik edecek."

"Anladım."

Omuz silktim.

"Hadi gidelim o zaman."

**********

Sessiz bir yolculuktan sonra Konoha'nın kısmen dışında bulunan ağaçlıkların arasına gizlenmiş bir binanın önünde durduk.

Sabah kahvaltı yapmadığım için açlık hafiften başımı döndürmüştü.

Önüme bakmayıp tökezlediğim sırada belime dolanan bir kol ile kaldırıldım.

"İyi misin?"

Dengemi sağlayıp ona döndüm.

"Başım döndü. Kahvaltı yapmamıştım."

Gözlerinin karardığını fark etsem de bir şey demedim.

"Anladım. Buradan sonra sana bir şeyler alırız."

Utangaç bir şekilde onu onayladım.

Kalın kapıyı açıp içeriye geçtiğimizde bize doğru koşan doktoru gördük. Yanımıza gelince ellerini dizlerinin üstüne koyup soluklandı. Bayağı bir yol koşmuş olmalıydı.

"Kusura bakmayın, yetişemedim."

Gaara kolundan destek vererek doğrulmasını sağladı.

"Önemli değil."

Adam ona teşekkür edip bana kısa bir bakış attı.

"Suigetsu-san sizleri bekliyor. Beni takip edin lütfen."

Geniş koridorda hızlı adımlarla yürümeye başlayınca vakit kaybetmeden onu takip ettik.

Birbirine benzeyen koridorlardan geçerken başım iyice dönmüştü.

Gaara'nın ne diyeceğini umursamadan koluna girdim yoksa düşecektim.

Gaara'nın tepkisini görmeden başımı eğdim, o sırada kolunun benim elimi daha çok sardığını fark etmiştim.

En sonunda diğerlerinden daha büyük bir kapıda durduğumuzda geldiğimizi anladım ve Gaara'dan ayrıldım.

Adam kapıyı çaldığında gelen keskin bir girin sesiyle kapıyı açıp içeriye doğru hareketlendik.

Oldukça küçük bir odaydı.

Sadece bir çalışma masası ve üzerine yığılmış tonla kitap ve not vardı. Karşısındaki masada ise büyüklü küçüklü kaplarda bulunan sıvılar ve bir mikroskop duruyordu.

"Hoşgeldiniz."

Beyaz saçlı ve benden en fazla ik karış uzun olan çocuk jilet gibi keskin olan dişlerini gösterip gülümsedi.

"Sizi bekliyordum."

Eliyle oturmamız için nedense fark etmediğim sandalyeleri gösterdi ve arkasındaki adama gitmesini söyledi.

"Demek sen tablette yazan Kinjutsusun."

Tabiri hoşuma gitmese de başımla onu onayladım.

"Evet."

Masanın karşısına geçip çekmeceden çıkardığı tüpü açtı.

"Pekala. DNA örneğini ağız içinden alacağım. Şimdi senden ağzını açmanı istiyorum."

Ağzımı açtığımda tüpten çıkan ucu pamuklu çubuğu ağzımın iç tarafındaki yere sürttü. Gıdıklansamda kıpırdanmamaya çalıştım.

İşini bitirip çubuğu dikkatli bir şekilde tüpe yerleştirdikten sonra bana döndü.

"Pekala, sonuçlar birkaç saate çıkar."

Ayağa kalkıp saygıyla eğildim.

"Teşekkür ederim."

Dikleştiğimde yüzündeki belli belirsiz acımayı gördüm.

"Tüm Hyuuga klanının DNA'sına sahip olsak da aynısını Uchiha için söyleyemem. Oradan sadece Sasuke ve Sarada'nın DNA'sına sahibim bu yüzden anne ve ya babandan birini bulamayabilirim."

Nedenini anlamasam da şu ana kadar gördüğüm tek Uchiha'nın sadece Sasuke ve Sarada olduğunu hatırladım.

"Peki."



True Identity🩸/ Uchiha ⚔️ Hyuuga [TAMAMLANDI]Dove le storie prendono vita. Scoprilo ora