Stjernestøv

1.5K 184 395
                                    

|Stjernestøv: Yıldız tozu|

-

Kalabalık sokağın bir ucundan gelen kırmızı renkli tarihi tramvayın sesi tüm sokakta yankılanırken, caddeyi dolduran insanlar kenara çekilip küçük vagonun kalabalığı yararak Oslo'nun en kalabalık caddesini geçişini izledi. Bu tramvay, Oslo'nun sembolü haline gelmiş olan; 18. yüzyıldan bu yana bu caddeleri sadece sabah ve akşam dolaşan, turistlerin gözdesi Liten trikk'ti.

Sokak sanatçıları sanki bu anı bekliyormuş gibi kemanlarının ritmini vagonun geçiş hızına göre ayarlamış, soğuk geceye güzel bir harmoniyle eşlik etmişlerdi. Gökyüzü koyu bir lacivert rengine boyanmıştı. Arnavut kaldırımlı sokaklar, Dini mimarinin merkezi tarihi binalar gökyüzünün güzelliğinin ardında kalmıştı. Bu küçük kırmızı vagonun geçmesini bekleyen turistler telefonlarını ellerine alıp anı kaydettiler. Ardından tarihi tramvayın düdüğü iki kez çaldıktan sonra sokağı yavaşça terk etmişti. 

Sokaktakiler yeniden işlerine döndüklerinde, sadece iki kişi sabah ve akşam belirli saatlerde çalışan tarihi kırmızı renkli tramvayı kaçırmıştı. Gözlerini birbirlerinden ayırsalardı eğer, vagonun üstünde yazılı olan 'Oslo ve Kış' yazısıyla birlikte vagonun sol alt köşesine çizilmiş olan Olaf figürünü görebilirlerdi.

Fakat Zhan ve Yibo bu kısacık anı kaçırmıştı. 

Yibo elindeki yeşil kalın örgülerle örülmüş atkıyla sokakta öylece Zhan'a bakar bir halde dikilmişken Zhan bakışlarını karşısındaki kahverengi saçlı çocuktan kaçırıp caddedeki renkli ışıklandırmalara çevirmişti. Böyle planlamamıştı. Atkıyı Yibo'yu götürmek istediği yerde verecekti fakat havanın bu kadar soğuk olacağını akıl edememişti. 

"Teşekkür ederim."

Yibo bakışlarını Oslo'nun özenle dizilmiş kaldırımlarına çevirdi. Gür kirpikleri bir tül gibi sarkmış, beyaz yüzünde gölge bırakmıştı. Elindeki atkıyı aynı Zhan'ın bağladığı gibi iki kez boynundan geçirip uçlarını birbirine bağladı. Yeşil atkı yüzünün yarısından fazlasını kapatmış, tüm boynunu sıkı sıkı sarmıştı. Sıcacıktı. 

Dondurucu soğuğun verdiği his yüzünden boynu kaskatı kesilirken bir anda sarmalanmanın verdiği hisle güzel bir sıcaklığa maruz kalmıştı.

Koyu yeşil uçları minik püsküllerle süslenmiş bir atkı, Aralık akşamı ve Oslo. Görüp görülebilecek en güzel uyumdu Yibo için.

Hele ki Yibo atkıyı taktığından beri onu sokaklara asılmış olan küçük led ışıklarından daha parlak gözlerle izleyen Zhan buradaki uyumun en büyük sebebi olabilirdi. Kendisini kabanıyla atkısına saklamış, kırmızı atkısının açık bıraktığı kahverengi gözlerindeki ışıltılarla Yibo'ya bakıyordu.

Atkı sahibine çok yakışmıştı. Yibo'nun kar beyazı teni yeşilin en güzel tonuyla harmanlanmış, siyah paltosuyla güzel bir uyum yakalamıştı. 

Sonunda orada, o caddede var olduğunu unuttukları Haikuan, Yibo'nun atkısında tuttuğu bakışlarını Zhan'a çevirip gülümsedi. 

"Bu güzel atkıyı sen mi ördün Zhan?"

Zhan dudaklarını birbirine bastırarak başını salladı. Yibo'nun yüzünde yer edinen hafif gülümsemeye kendisini o kadar çok kaptırmıştı ki duraksadı ve birkaç dakika sonra konuşmayı akıl edebildi. Her ne kadar kendisini soğuktan korusa da burnunun ucu yine kızarmıştı.

"Annem...annemden öğrenmiştim. Yurttayken örgüyle uğraşmak muhteşem bir şey."

Zhan gülümseyerek bakışlarını Yibo'dan çekip Haikuan'a döndü. 

Stjernestøv | YizhanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin