Jeg Elsker Deg

2.2K 170 787
                                    

|Jeg elsker deg: Seni seviyoru(m)|

🔞

-

Rüzgâr estikçe kulübelerin kapısına asılan küçük yılbaşı çanları tiz sesler çıkarıp sağa sola doğru uçuşurken gökten düşen iri kar taneleri bu sefer beyaz ve maviden başka bir renge daha bulanmıştı; İçerideki şömineden yansıyan ateşin kızıllığı camekana vururken dışarının sessizliği, gökyüzünün sakin havası camın önünde dışarıyı izleyen bedene tezat düşüyordu.

Wang Yibo elinde tuttuğu bardaktan aldığı yudumun ardından dışarıdaki manzaraya gözlerini çevirdi. Sık ağaçların, yolların tamamının karla kaplı olması kendisine o kadar da garip gelmiyordu. Aylardır Norveç kar altındaydı, hava soğuktu ve fırtınası boldu. Ancak bir süre sonra bu soğukluğa alışmıştı. Belki de bu soğukluktan daha fazlasına alışmıştı.

Camekandan görebildiği kadarıyla aşağıdaki yolda duran tanıdık arabayla bakışları o tarafa doğru döndü. Arabadan inen beden dizini geçen kar tabakasına inat adımları aceleciydi. Burnu soğuktan dolayı kızarmış, yanakları allanmış; Siyah saçları alnına yapışmıştı. Kırmızı püsküllü atkısına yapışan kar tanelerini hızla silkeleyip burnunu çekişini camın ardındaki kahve gözler net bir şekilde görebiliyordu.

Xiao Zhan elinde sıkı sıkı tuttuğu anahtarla 5. kulübeye doğru yaklaşıyordu.

Yibo o an derince yutkunarak elindeki bardağı bırakıp cama doğru baktı. Karın içerisinde bir çocuk gibi koşturan Zhan sonunda kapıya ulaşmış ve açmıştı.

İçeriye giren beden ile kalbinin ritmi hızlanmasına rağmen, karnının kasılmasını göz ardı ederek dışarıya bakmaya devam etti. Haikuan'ın arabası ana yoldan geçip uzaklaşmış, ardından çam ağaçlarının arasında kaybolmuştu.

Yibo onu izlerken arkasındaki kapıdan duyduğu kilit sesi ve Zhan'ın bir şeyler mırıldanmasını dikkate almadı. Ancak nerede olursa olsun Zhan'ın canlı sesi daima yerindeydi.

"Yibo Wang kapının sesini duymadın mı? ben geldim!"

Zhan kapının önünde kar ve çamura bulanmış botlarını çıkarıp ellerini birbirine sürterek kendisine dönmemekte inat eden sevgilisine baktı. Yibo'yu bu sefer cidden kızdırmıştı. Bunun farkında olsa da kendisi geri durduğu an işlerin sarpa saracağını çok iyi bildiği için yüzüne güzel bir gülümseme kondurarak boynuna sardığı atkıyı yavaşça çıkarıp koltuğun üstüne indirdi.

"Bakmayacak mısın yüzüme?"

Zhan gözlerini kısarak üstündeki montu da çıkardıktan sonra etrafına bakındı. Kulübenin neredeyse bir köşesi tamamen camdı. Dışarıdakiler içeriyi göremese de içeriden bakıldığında ağaçlar, yollar ve ormandaki diğer evlerin hepsi hatta fakülte binaları bile görünüyordu. Hafif loş odayı aydınlatan kenardaki şömine ve önüne serilmiş battaniyelere bakarken bile gözleri arkasına dönmüş, kendisini inceleyen Yibo'daydı.

Yibo ilk günkü gibiydi.

Sanki aralarında hiçbir şey yaşanmamış, Sadece Zhan'a özel olan gülüşü, kahkahası yok olmuş gibiydi. Ya da Zhan şöminede çıtırdayan ateşin sesi ve Yibo'nun yüzüne yansıyan ışık yüzünden keskin çehresi belli olduğu için böyle düşünmüştü. Genç olan hâlâ cama doğru yaslanmış bir şekilde karşısındaki koltukta ona bakan Zhan'ı izliyordu. Zhan, Yibo'nun tanıdık bakışlarının sadece kendisinin gördüğü bir sanrı olduğunu düşünmemek için başını hafifçe iki yana doğru salladı.

"Neden dün gece Finn'in evine gelmedin?"

Zhan'ın sitemkar sesi sessiz odaya doluştuğunda Yibo kenarda duran bardaktan bir yudum daha alıp bakışlarını yanmakta olan ateşe çevirdi. Yakışıklı yüzüne değen ateş, yüz hatlarında dans ederken Yibo'nun koyu gözleri Zhan'a doğru döndü. Bakışları sertti.

Stjernestøv | YizhanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin