FİNAL - Hele himmelen, alle stjernene vitner

1.3K 142 639
                                    

|Hele himmelen, alle stjernene vitner: Tüm gökyüzü, bütün yıldızlar şahit.|

-

"Yibo...ben bir kadın sesi duyuyorum... ve sanırım Çince konuşuyor."

Saatlerdir gölde oyalandığı için yüzü beyazlaşan bedenin çehresi söylediği sözcükle daha da beyazlamış, kireç rengine dönmüştü. Saatlerdir onu suyun altında büyük elleriyle tutan genç adamın sert, hırçın öpücükleri yüzünden kıpkırmızı olan dudakları ve çenesi titrerken ay ışığında parlayan gözlerine ise korku tohumları ekilmişti; Sean Xiao, Bergen'de ormanın içinde bir hazine gibi parlayan gölde korku dolu bakışlarla kendisini tutan Yibo'ya bakarken, Yibo kaşlarını çatarak dudaklarını birbirine bastırdı. Ardından boğazını temizleyerek gülmemek için başını başka bir yöne çevirmişti.

Islak saçlarından düşen su damlaları yüzüne doğru akıp keskin çenesinden düşerken Zhan gözlerini bir anlığına çelen görüntüyü görmezden gelmeye çalıştı. Ancak Yibo'nun cümlesini duyduğu gibi kaşlarını çatmıştı.

"Telefonun çalıyor Zhan. Hani şu çok sevdiğin şarkıcı Stefanie Sun..."

Yibo, Zhan'ın titreyen bedenini kollarıyla kavrarken her bir kelimeyi teker teker sakince söyleyip bekledi. Siyah saçlı genç duyduğu cümleleri sindirip arkasını döndüğünde gözlerini utançla kapatıp alnına vurdu.

Telefon zil sesini, çok sevdiği Singapurlu şarkıcı Stefanie Sun'ın parçalarından biri olarak ayarlamıştı ve çadırdan yükselen kadının sesi normalde kendisini mest ederken karanlıkta kulaklarına çok başka gelmişti. Ya da Zhan, aptal arkadaşının anlattığı hikayeden fazlaca etkilenip kendisini sevgilisine rezil etmişti. O an tüm karizmasının yerlerde olduğunu düşünerek tereddütle gözünün tekini açıp karşısındaki yüze baktı. Yibo gülmemek için dudaklarını birbirine yapıştırıp büyüyen burun deliklerine rağmen düz bir ifadeyle kendisine bakmaya çalışıyordu.

"Gül hadi gül, içinde kalmasın."

Zhan yenilmişlikle omuzlarını düşürüp dudaklarını büzerken ay ışığının vurduğu temiz gölde erkeksi bir kahkaha yükseldi. Yibo başını geriye doğru atıp keyifle gülerken geniş, beyaz omuzları ve Zhan'ın hırçın ısırıkları yüzünden mosmor olmuş köprücük kemikleri hareket etmişti.

"Google çeviri yutmuş bir kadını bekliyordun hani?

Zhan çatık kaşları ve göğsünün üzerinde birleştirdiği elleriyle konuşacağı an altında hissettiği hareket yüzünden gözleri kocaman açıldı, hafifçe tısladı.

"Yibo...."

Zhan gözlerini kapatarak fısıldadığında Yibo ikisinin de olduğu pozisyonu unutarak gülerken hareket etmişti. Ancak unuttukları önemli bir şey vardı: Yibo hâlâ Zhan'ın içindeydi.

Genç adam, yavaşça geri çekildiğinde susan telefon yeniden çalmaya başlamıştı. Zhan oflayarak gözlerini tekrar çadıra çevirdi. "Beni bu saatte kim arayıp duruyor?"

Yibo ile daha fazla zaman geçirmek istiyordu. Zaten kampa geldiklerinden beri diğer tüm zamanları arkadaşlarıyla geçirerek harcamışlardı. Tüm geceyi birbirleriyle geçireceklerini düşünürken Yibo geriye doğru bir adım Zhan'ın yüzüne yapışan saçlarını geriye attı. Gözlerindeki hayal kırıklığı oldukça netti.

"Titriyorsun."

Yibo, gölde bir adım atıp Zhan'ın titreyen bedenini kolları arasına alana dek Zhan ne şiddetle titrediğini fark etmemişti. Zaten kendisini tam da bu anda oldukça ayık hissediyordu. Tüm sarhoşluğunu karşısındaki genç oldukça sert hareketlerle söküp almış gibiydi.

Stjernestøv | YizhanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin