Bergen

1.5K 135 438
                                    

|Bergen, Norveç'in güneybatı kıyısında Hordaland eyâletine bağlı ve Norveç'in en büyük ikinci şehridir. Diğer şehirlere göre iklimi daha sıcaktır; Büyük İskandinav ormanlarına sahip olduğu için kamplar genel olarak burada yapılır.|

-

Norveç'e okumak için gelen Wang Yibo'ya yıllar sonra en çarpıcı üniversite anılarından biri sorulsaydı eğer, ilk cevabı sadece 'Xiao Zhan.' olurdu. Ardından ise sadece 'Bergen.' der ve hafifçe tebessüm ederdi. Bu tebessümün sebebini bu ana kadar buradaki kimse bilemezdi. Ancak bugün burada, bunu anlatmak için toplanmıştık.

Stavanger Üniversitesi'nin hazırladığı gençlik kampına adını yazdıran gençler, kendilerine çıkan ücretsiz seyahate sevinirken Yibo'yu da kendileriyle beraber götürmeyi planlamışlardı. Tabii ki yaramaz Çinli genç Xiao Zhan, Yibo'yu kaçak yollarla kampa alıp kendi çadırında uyutmayı planlıyordu. Ancak açıklanan yeni liste tüm planı bozmuş ve Yibo'ya haber verilmeden başlanan bu iş, Zhan için kötü bir şekilde sonlanmıştı.

Çünkü çadırlar için kuralar çekildikten sonra Zhan kampa giderse eğer, geçen sefer barda selamlaştığı Thomas ile beraber çadırı paylaşacaktı. Yibo'nun o gece, o çocuğa nasıl baktığını çok net bir şekilde görmüştü; Öfkeli keşiş her an o çocuğun kafasına, ısmarladığı biranın şişesini fırlatacak gibi bakınıp derin nefesler almıştı.

Zhan ise kendisini kıskanan Yibo'ya ayıla bayıla bakıp yanaklarına sulu sulu öpücükler kondurmaktan başka bir şey yapmamıştı. Çünkü hoşuna gidiyordu. Yibo'nun kendisi olmadığı anlarda dünyanın en sakin, en sessiz insanı gibi dolaşırken Zhan'ın olduğu anlarda sınırını aşıp tüm dünyayı öfkeli gözlerle izlemesi paha biçilemez bir andı.

Yibo'nun kendisine uzattığı kura kağıdını gördüğünde aklında tek bir düşünce belirdi:

'Yibo'dan başkasıyla çadırımı paylaşmak ve uyumak istemiyorum.'

Sonuçta sevdiği erkekle aynı üniversitedeydi ve o kişi tam da karşısında, gücenmiş bir ifadeyle kendisini izlerken Xiao Zhan ne yapacağını bilemeyerek oturduğu koltuktan kalkıp ayakta dikilen Yibo'ya yaklaştı. Onun beyaz, kemikli parmaklarının arasına kendi parmaklarını geçirip gülümseyerek arkadaşlarına döndü. Gözlerindeki saf kararlılığı ve sevgisini onu izleyen her bir göz hissetmişti.

"Okulun düzenlediği kamptan geri çekilelim. Kendi imkanlarımızla, Yibo'nun olduğu bir kampa gitmek istiyorum."

'Yibo'nun olmadığı bir yerde olmak istemiyorum.'

Yibo, kendisinin gözlerine yoğun bir şekilde bakan kahve gözler ve parmakları arasında hissettiği ince parmaklar yüzünden karnı karıncalandı, kulakları kızarmaya başladı. Sevgili olduklarından beri Zhan'ın her bir davranışı daha cüretkar ve daha açık olmaya başlamıştı. Onun sevgisini dokunuşuyla gösteren bir tip olduğunu başından beri biliyordu.

Tanıştıkları ilk anda, Yibo çantasını toplarken Zhan'ın kendisine yardım edişi ve her anda bileğini tutması gözlerinin önünden silinmeyen Norveç anılarından sadece birisiydi.

Yibo, tuttuğu parmaklar yüzünden kasılan karnını ve elinde olmadan kızaran kulaklarını görmezden gelerek sınıftakilere döndü. Tahmin edildiği gibi hepsi de kendilerine ne kadara mal olacağını düşünmeden ayrı bir kamp olayını onaylamıştı. Yibo, Norveç'e geleli aylar olmuştu fakat sanki bu sıcak ortam yüzünden kendisini bazen evindeymiş gibi hissediyordu. 

Çin'de bu kadar yakın olduğu arkadaşı yoktu.

Lakin bu uzak, soğuk ülkede aradığı pusulası kendisinin gözlerinin en derinliklerine bakarken tuttuğu parmakları hafifçe okşayıp minnettar bir şekilde tebessüm etmekten başka bir şey yapmadı.

Stjernestøv | YizhanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin