Aynanın Diğer Tarafındakiler

"Pes etmene asla izin vermem!"

3 dakika 38 saniye. Nefes bile almadan Eray Paşa'nın dolabında bir yanımda koskoca hükümdar Artun Han bir yanımda burada ne işi olduğunu hala tam anlayamamış Mustafa ile oturmuş bekliyordum. Dolap her ne kadar geniş de olsa iki tane koca adamın arasında sıkışmıştım ve her geçen dakika nefes almak daha da zorlaşıyordu.

Toplantı salonundaki konuşmamızdan sonra Canpare Hatun'un ağzından laf alma görevini Eray Paşa'ya vermiştim. Kızın gerçek yüzünü gösterdiği tek kişi oydu. Ayrıca Artun Han her ne kadar bana ve Eray Paşa'ya güvense de kız kardeşinin yaptığı hainliği ilk ağızdan duyması onun için daha iyi olacaktı.

Hepimiz hızla Eray Paşa'nın odasına girip ufak bir plan yapmıştık. Eray Paşa bir şekilde Canpare'yi ikna edip odasına davet edecek ağzından laf alacaktı biz de bu sırada hiçbir şüpheye yer bırakmamak için onları dinleyecektik. Ne yazık ki Eray Paşa'nın odası saklanmak için çok uygun değildi. Biz de mecbur dolaba girmiştik. Her şey buraya kadar iyiydi ancak Canpare odaya gireli 3 dakika 38 saniye olmasına rağmen konuşmuyor bomboş Eray Paşa'nın suratına bakıyordu bir sorun olmalıydı.

"Canpare neden konuşmuyorsun?" Eray Paşa'nın yumuşak sesiyle yüzümü buruşturdum. Ağzından laf almak için her şeyi deneyecekti anlaşılan. Kız hala konuşmamaya devam edince yavaşça gidip yanına oturdu ve elini tuttu. Hemen yanımdaki bedenin gerildiğini hissetsem de yüzümü çevirip suratına bakmadım. "Küstün mü bana?" kız en sonunda sinirle ellerini çekti ve ayağa fırladı. "Evleniyormuşsun diye bir duyum aldım paşam. Kiminle yoksa o aptal kendini sultan sanan densizle mi?" benden bahsettiğini anlayınca gözümü devirdim.

"Saçmalama Canpare. Ben de seninle bunun için buluşmuştum. Abin...o beni zorla Fransa leydilerinden biriyle evlendirecek. Senle vedalaşmak istedim." Hayal kırıklığı dolu sesi beni şok etmişti. Cidden iyi rol yapıyordu. Canpare'nin de tam bir salak olduğunu göz önüne alırsak bu numarayı yutacaktı ki öyle de oldu.

"Ne, nasıl seni zorla mı evlendiriyor o alçak? Bu kadarını da yapamaz!" cümlesiyle yutkunup kafamı Artun Emir Han'a çevirdim. Gözlerinde sadece hüzün vardı. Hala inanmak istemiyordu. "Evet evlenmek zorundayım. Abin hükümdar olduğu sürece de başka çarem yok." Kız hiddetle başını iki yana salladı. "Abin deyip durma Paşam. Biliyorsun ben onu abi saymayalı çok oluyor. Ayrıca bir planım var sadece bekleyin. Sizi zorla evlenmekten kurtaracağım."

Benim neden kalbim kırılmıştı bilmiyordum sanki benim kardeşim ihanet ediyordu bana gözümün önünde. Yavaşça Artun Emir Han'ın elini tutup okşadım. Berbat hissettiğini biliyordum. Elini tuttuğum an gözlerimiz kesişti ve bana buruk bir gülümseme sundu. O gülümsemenin içindeki teşekkürü hissetmiştim. Bizi hiç takmayıp heyecanla karşıyı izleyen Mustafa'ya baktığımda gülmemek için dişlerimi geçirdim dudaklarıma. Tam bir şapşaldı. Onun da elini tuttuğumda irkildi ve bize döndü. Artun Han'a acımayla dolu bir bakış atıp hemen gözlerini çekti.

"Nasıl bir plan bu Canpare gerçekten yapabilir misin?" kız kalktığı koltuğa heyecanla geri oturdu. "Mustafa diye bir çocuk var mutfakta saf bir şey Eylem denen aptala pek yakın. Eylem'e yakınsa Artun Han'a da yakındır. Korkuttum biraz Artun Eylem'e zarar verecek mührünü alman lazım diye. Bir şekilde halledeceğini düşünüyorum. Eylem'i gerçekten seviyor gibi."

 Cümlesiyle Mustafa'ya döndüm o da bana bakıyordu. Başımı bilmiş bilmiş salladım 'al sana iyi niyetli Canpare' dercesine. "Anlıyorum. Başka bir planınız var mı yoksa sadece bu mu?" işte gelmiştik asıl soruya ben Canpare'nin tehdit mesajlarıyla ilgisi olmadığına neredeyse emindim ama yanımdaki kişilerde bunu duyup rahatlamalı ve gerçek şüpheliyi bulmalıydık. 

"Hayır. Bu yeterli değil mi sizin için? Ben çok düşündüm bu fikir için." Aptalın çok düşündüğü fikre bak deyip alayla gülümsedim. Dediğim gibi Canpare gizli mektuplar hazırlama ya da Eray Paşa üzerinden hünkarı tehdit etme gibi komplike planlar yapamayacak kadar aptaldı. Başka birileri vardı ama kim?