"Zamanı durdurulabilseydik keşke."

3.5K 325 77
                                    


Selam! Yorum yapmayı unutmayın lütfen, iyi okumalar.

Bölüm şarkısı; Kodaline-Brother


Jeofizik dersinde işlediğimiz korkunç bir konuyu hatırlıyorum: 'Carrington Olayı'. 1800'lü yıllarda gerçekleşen bir güneş fırtınası tüm dünyayı sarstı. Ne telgraflar, ne elektrikle çalışan  cihazlar günlerce kullanılamadı. 19. yüzyılda elektrik kullanımının ne kadar nadir olduğu dikkate alınırsa o zamanlarda bile dünyayı ciddi bir şekilde etkileyen olay 2020'li yıllarda olsa kelimenin tam manasıyla bir felakete yol açardı.

Aslında böyle bir fırtınanın tekrarlamama gibi bir ihtimali yok, yani elbet bir gün insanlar tekrar bu doğa olayıyla karşılaşacak. İşte o gün her şeyin ne kadar korkunç olacağını tahmin etmek zor değil. Öncelikle uydular zarar göreceği için telefonlarınız kullanılmaz olacaktı, kimseye ulaşamayacaksınız. Sosyal medya kullanılamayacak. Televizyonlar, tost makineleri, ütüler aklınıza gelebilecek her türlü elektrikli cihaz bozulacak. Ameliyathanelerde hastalar masalarda kalacak, birçok maden ocaklarında büyük sıkıntılar çıkacak, elektrik çarpma vakaları tavan yapacak ve işin kötüsü arayıp birinden yardım da isteyemeyeceksiniz. Bana kalırsa insanlığın modern zamanda karşılaşabileceği en büyük felaketlerden birisi işte bu şiddetli Güneş Fırtınasıyla yaşanacak.

Madem bu kadar tehlikeli neden bir şey yapılmıyor? Yapılamaz çünkü. Bazen sonuçları berbat olacak olayları daha başında tahmin edersiniz ama gücünüz hiçbir şeyi değiştirmeye yetmez. Benim geçmişe geldiğimde yaşadıklarım da tam olarak bunun gibiydi. Yaklaşan Güneş Fırtınasını görsem de elimden hiçbir şey gelmedi. En az zararla bu felaketten kurtulmayı dilemek yapabileceğim en yararlı şeydi belki de.

Söylediklerimden sonra gözlerimi bir an bile Artun Han'dan çekmedim. Ne dediğimin gayet farkındaydım. Nasıl bir tepki vereceğini kestiremesem de artık sırf gelecekten geldim diye bana zarar vermeyeceğine emindim. İster cadı, ister katil, ister casus...Ne olursam olayım artık bana zarar veremezdi.

"Abimle mi konuştun sen?" şaşkınlıktan büyümüş gözleri ve put kesilmiş bedeniyle karşımda dikilirken ağzından çıkan ilk cümlenin bu olması şüphe vericiydi. "Ne alaka abin?" Hızla yanıma adımladı. "Eylem düzgünce cevap ver abim kafanı karıştırdı değil mi senin?" Başımı tavana çevirip yüzümü sıvazladım ne abisinden bahsediyordu şimdi!

"Abinin durumla hiçbir alakası yok! Duymadın mı beni be adam 2020 yılından geldim diyorum sana." Sesim yükseldiğinde başını iki yana salladı Artun Han. "Abim de ben küçükken böyle şeyler saçmalardı. Zamanda ileri gittim derdi sonra delirdi. Hayır bir kez daha olmayacak!" Şimdi neyden bahsettiğini anlamıştım demek abisi zannettiğim gibi bir inzivaya çekilmemişti bu zamanda yolculuk yaptıktan sonra.

"Tüm büyücüleri yasakladım, her türlü şeytan işini ülkemden kovdum ama yine buldu bu delilik beni. Eylem kendine gel zamanda seyahat mümkün değildir." Hızlı hızlı konuşurken araya girmek istesem de bu mümkün olamadan devam etti. "Abim senin de aklını karıştırdı, olmayan şeylere inandırdı. Sen en başından beri buradaydın ne gelecekten gelmesi? Öyle bir şeye kimsenin gücü yetmez kendine gel! Hatta hekime gidelim o sana bir ilaç hazırlar ya da biraz dinlen uyu sen. Yaşadıkların çok ağır geldi kaldıramadın." Telaşlı sesi beni de endişelendirirken bir an gerçekten olan her şeyi kafamda mı kurdum diye düşünmeden edemedim. O kadar ikna edici söylüyordu ki her cümlesini.

Ellerimi yüzüne çıkarıp bakışlarını üzerimde sabitledim. "Abin geleceğe gitti ve geri geldi. Ben de geçmişe geldim çünkü seni kurtarmam gerekiyordu. Senin için zamanda yolculuk ne kadar imkansız bir olay farkındayım ve anlıyorum ama kafayı yemedim hayır deli falan değilim sadece bir zaman yolcusuyum." Sakin sakin kurduğum cümleleri dinledikten sonra vakit kaybetmeden tutuşumdan kurtulup birkaç adım geriye gitti. "Sen gerçekten de delirmişsin! İnanmıyorum Eylem böyle şeyler söyleme lütfen kendine gel."

Aynanın Diğer TarafındakilerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin