"Taçlı Kraliçe."

4K 362 320
                                    



İnanabiliyor musunuz erken bölüm attım?? Neyse iyi okumalaaar, yorumlarınızı bekliyorum.

"Ne yapmaya çalıştığının farkındayım ama olmaz o iş." Alfonso sert bakışlarıyla Eray Paşa'ya yönelik konuşurken genç adam da en az onun kadar kararlı ve sert bakıyordu. "Ne yapmaya çalışıyormuşum?" sinirli bir kahkaha attı Alfonso. "Aklınca Artun Han'ı aklayacak, isyanları durduracak Eylem'i de yem diye ortaya atacaksın değil mi?" bir tepki vermesi için Artun Han'a baktığımda onun hala aynı şaşkınlıkta olduğunu gördüm.

"Haddini bil! Eylem'e senden fazla değer verdiğim bir hakikat asla onu kimseye yem etmem. Kimseye. Özellikle de sana." Bir kez daha kahkaha attı. Alfonso Eray Paşa'ya doğru bir adım attığında Artun Han eliyle durdurdu onu. "Sizin bir sözünüz var ya Eray Paşa; Hodri meydan! Kimi kime yem etmiyorsun görelim bakalım." Cümlesini bitirdiğinde kahkaha attım. Saçma bir şekilde gürültülü bir kahkahaydı, onlar şaşkınlıkla bana bakarken benim gülmekten karnım ağrımıştı. Sonunda kendime geldiğim gülen yüzüm aniden sinirli bir ifadeye büründü.

"Ne saçmalıyorsunuz ya siz?" iki adam direkt olarak bana bakarken devam ettim sinirle. "Siz kimsiniz de benim kimle evleneceğime karar veriyorsunuz? Ne hakla!" sonlara doğru sesimin yükselmesine mani olamadım. Çok nadir öfkelenirdim ve şuan gerçekten ama gerçekten çok öfkeliydim. "Ben koskoca özgür bir kadınım değil siz Allah'ınız gelsin zorla evlenmem kimseyle." Bir adım ilerledim ikisine ve işaret parmağımı sallayarak konuşmaya devam ettim. "Beni saçma sapan çıkarlarınız için kullanmanıza ise asla izin vermem." İkisi de tepkimi beklemiyormuş gibi bakarken Artun Han'ın yüzünde anlamlandıramadığım bir ifade vardı. Belki bir nebze hayranlık.

"Bana borcun var ve bu borcu kraliçem olarak ödeyeceksin." Alfonso sarsılan kararlılığıyla konuştuğum da alayla baktım yüzüne. "Hadi ya öyle mi?" başımı sallayıp düşünüyor gibi yaptım bir süre. "Eh ödemiyorum borcumu artık IMF'ye mi şikayet edersin evime haciz mi yollarsın bilemiyorum yavrum mahkeme de görüşürüz." Onlar ağzı açık bana bakarken arkamı döndüm ancak tam bir adım atacakken sinirim geçmemiş olacak ki bir kez daha Alfonso'ya baktım. "Ayrıca benim bir kraliçe olmam için sana ihtiyacım yok. Ciao, adios. I'm done ."

Havalı bir çıkış yapmak istemiştim aslında ama saçımı bile savuramayacak kadar cinnetin eşiğinde olduğum için hızla salondan çıktım. Derin derin nefesler alarak kendimi sakinleştirmeye çalışıyordum. "Evleneceklermiş. Hah! Kariyer yapacağım ben ne evlenmesi!" kendi kendime söylenerek odama giderken haremden birkaç kadının bana tuhaf tuhaf baktığını gördüm. Yeni bir şey değildi beni her gördüklerinde böyle tuhaf tuhaf bakarlardı. "İşinize bakın işinize!" normalde hiç vermeyeceğim bir tepkiyi verip onlara sert çıktığımda kızlardan biri hemen bana selam verdi ancak diğeri hala suratıma dik dik bakıyordu. Yaşı benden büyük gibiydi yirmilerinin sonunda olduğunu tahmin ettim. "Bengi Sultan yaşasa bunlar olmazdı." Boş boş baktım suratına "O kim ya?" kadın sinirle dikti gözlerini bana. "Hünkarımızın validesi. Eğer yaşasaydı sarayda böyle hükmünüz geçmezdi." Sinirle ofladım. "Ya bugün sizi seçerek mi veriyorlar bana? Zaten diken üstündeyim, adını Artun Han'a vermemi istemiyorsan toz ol."

Kadın bir şey daha demek için ağzını aralayacakken diğer kızın çekiştirmesiyle uzaklaştı. Bu tiplerden nefret ediyordum. Tek dertleri beni kıskanmalarıydı ve muhtemelen her gece Artun Han'ın koynundayım falan zannediyordu aptallar. Bunun düşüncesi bile midemi bulandırırken yüzümü ekşittim. Bir de Eray Paşa onunla evlenmem teklif etmişti değil mi? Pardon teklif etmemişti fetva vermişti adeta paşamız."

Odama gittiğimde bugünkü yaşadıklarımı da not ettim defterime. O kadar çok şey saçma şey yazılıydı ki bu defterde olur da biri tarihi eser diye ileride bulacak olsa yine de anlam veremezdi çoğu şeye. Kendime göre oluşturduğum şifrelerle ve kodlarla yazıyordum her şeyi çünkü. Riske atmaya gerek yoktu.

Aynanın Diğer TarafındakilerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin