"Senin karşına geçmeyeceğim."

3.6K 365 140
                                    


Hayatımda keskin bazı değişimler gerçekleşmişti. Mesela artık sürekli peşimde olup, beni takip eden Gölge 1 ve Gölge 2'ye bir çok yeni Gölge katılmıştı. Artun Han elinden gelse ben uyurken bile başımda birini nöbet tutturacaktı. Hiçbir şekilde yalnız kalmama izin yoktu. Saraya giren çıkan daha detaylı denetlenir olmuş güven vermeyen herkesin işine son verilmişti. Mustafa zaten o kadar işinin arasında her fırsat bulduğunda yanımda bitiyordu. Ha evet o da artık fazlasıyla yoğun bir bürokrata dönüşmüştü. Nasıl olduğunu anlayamadığım bir şekilde Artun Han ile aralarında inanılmaz bir güven duygusu yeşermişti ve Artun han her türlü diplomatik iş için Mustafa'dan yardım alıyordu. Yalan değil Mustafa bu işlerde beklediğimden çok daha iyiydi. Kararlıydı bir kere hiç kimseye karşı geri adım atmıyordu. Cesurdu ayrıca korkmadan girişiyordu işlere ve belki de en önemlisi sonsuz güven veriyordu karşısındakine. Evet, eğer Mustafa tarafından seviliyorsanız ayrıcalıklısınızdır muhakkak bunu size hissettirir.

Bunlar dışında sarayın istenmeyen misafiri de iyice alışmıştı ortama. Her sabah kahvaltıda bana tuhaf bakışlar atıyor, Eray Paşa'yı rahatsız ediyor, Artun Han'ı sıkıştırıyordu. Yine de ona alışmıştım. Aslında bir nevi ona borçlu hissediyordum ve itiraf etmek istemesem de ortada pek fazla kişi olmadığında arada onunla muhabbet etmek keyif veriyordu. Çünkü bu ara gerçekten herkes çok yoğundu. Tabii Mustafa bu işten hiç hoşnut değildi. Alfonso'dan nefret ediyor, ona güvenmiyor üstüne üstlük bir de beni kıskanıyordu. Alfonso çok açık bir şekilde aşk adamı olmadığını mantık evliliği yapacağını belirtmişti zaten yani bana duygusal amaçlarla yaklaşması imkansızdı ki ben de zaten Mustafa'yı seviyordum bu durumda yaptığı kıskançlık sinir bozucu geliyordu bana.

Ekimin son günüydü, havada kuvvetli bir rüzgar vardı yine de inatla solmuş yasemin ağacının altında Mustafa'yı bekliyordum. Çünkü bugün perşembeydi ve eninde sonunda buraya gelecekti. Zaten günlerdir doğru düzgün iletişim kurmaya zamanımız olmamıştı, en azından bu Perşembe buluşmalarının bahanesiyle yüzünü görmüş olacaktım.

Ancak 22 dakika geçmesine rağmen hala gelmemişti ve ben soğuktan titremeye başlamıştım sadece ben olsam yine iyi tüm Gölgelerimin de üşüdüğünü biliyordum o yüzden uzatmadım ve hayal kırıklığımı gizlemeden minik adımlarla saray girdim. Gelemeyecekse bana haber vermeliydi ne diye soğukta tir tir titrememe izin vermişti ki? Sinirle odama giderken yanındaki askere emirler yağdıran Eray Paşa ile karşılaştım. Eliyle bana durmamı işaret etti. Merakla yüzüne baktığımda bir çene hareketiyle yanındaki askeri gönderdi ve bana döndü. "Konuşalım mı biraz Eylem?" omuz silktim. Eray Paşa'yı da göremiyordum bu sıralar doğru düzgün. "Gel şöyle bir şeyler içelim konuşurken." Onaylayıp peşimden misafir odalarından birine geçtim. Geniş kapalı balkonun içindeki karşılıklı kenarları gümüşle işlenmiş sandalyelere oturduğumuzda bir hizmetliden bize kahve yapmasını istedi. Evet artık sarayda benim içebilmem için sürekli kahve bulunuyordu bu hoş bir gelişmeydi.

"Hayırdır bir sorun mu var? Mutsuz gözüküyorsun." İç çektim seslice. "Mustafa ile buluşacaktım ama gelmedi. Bu soğukta onu bekledim dışarda." Gözlerimi adamdan çekip cam kaplı balkona çevirdim. Arka bahçeye bakıyordu burası. Ağaçların çoğu yapraklarını dökmüştü. Ani bir gök gürültüsünden sonra yağmur da yağmaya başladı. Yağmuru kendi zamanımda çok severdim ama nedense buradayken sadece kötü anıları getiriyordu aklıma. "Mustafa acil olarak bir yolculuğa gitti." Alayla gülmekten kendimi alamadım. Eray Paşa bile biliyordu ama o bana söyleme gereği duymamıştı öyle mi? Oysa ben Alfonso'ya günaydın desem hesap vermek zorundaydım.

"Düşürme öyle yüzünü. Gerçekten çok acele gitti. İnanmakta zorluk çeksem de Mustafa bu ara cidden işimize yarıyor. İyi bir lider. Artun Han her yere yetişemez, ben de saray işleriyle ilgilenmek zorundayım. Birileri çevredeki küçük beylikleri ikna etmek zorunda Eylem, ve Mustafa bu konuda çok iyi. Yürekten konuşuyor ve insanlara güven veriyor." Bunu en iyi ben bilirdim. Zaten Mustafa'da beni en çok etkileyen şey hissettirdiği güven duygusuydu. Yine de bir haber vermesi gerekmez miydi?

Aynanın Diğer TarafındakilerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin