《6》

5.1K 479 92
                                    

Jungkook omeganın başında öylece bekliyor, düşünüyordu.

Bu evliliğe o da fazla yanaşmamıştı fakat velihat prens olarak bir eş bulması gerekti. Kendisi jimin'i seçmişti.

Onunla iyi anlaşacağını umuyordu jungkook. Jimin'in onun hakkında düşündükleri fazla canını yakıyor olsa da daha bir kaç gündür tanışıyorlardı. Onu haklı buluyordu bu yüzden. Kısacası zamana bırakmaya karar vermişti.

Ayrı yönden ise kendisini suçluyordu. Ufacık bedene sahip çıkamamıştı.

Halbuki yolculuğa başlamadan daha bir kaç saat önce babası ona tembihlemişti.

Flashback

"Ona zarar verme. Biliyorum sen yapmazsın fakat yine de uyarayım dedim. O inaçtı birisi. Sen ona çiçek verirsen o sana taş atmaz ancak sana gülümsemezde. Sadece burun kıvırır. Fakat diğer gün tekrar çiçek verdiğinde en azından çiçeklerini kabul eder. En sonunda ise sana gülümseyerek büyük bir sarılma bahşeder. Bu hakkı ona tanımalısın jungkook. Ona dikkat et, sahip çık, sadece annen ile bana gösterdiğin büyük gülümsemeni ona da göster. Eğer bu gerginliği yüzünden ters bir hareketi veya söylemi olursa nazikçe uyar. O bundan sonra senin eşin olacak. Unutmaki artık o da bir Jeon. Sen daha önce yaşamadın biliyorum ama omegayı güzelce seveceğine ve koruyacağına ayrı olarak baba oğul sözü istiyorum."

Yaşlı adam burukça gülümseyerek oğlunun omuzunu yavaşça sıkmıştı.

"Vereceğim söz buysa, tüm onurum ile söz veriyorum baba." Jungkook'da kararlıca gülümseyerek babasına bakmıştı. Hoş bir konuşma olmuştu.

Flashbackend

Jungkook sinirle dişlerini sıkmıştı. Ne kadar da aptaldı.

Omeganın yaraları melek yüzünde parlarken ne yapacağını bilemiyordu. Sadece kendisine kızıyor ve uyuyan omegayı izliyordu.

Uyumamakta yeminli gibiydi. Zira bugünde uyumazsa üç gündür uyumamış olacaktı ve gerçekten yorgunluktan bayılacaktı.

Hafifçe kapanan gözlerine karşı başını sertçe sallayarak çadırın önüne doğru yürüdü. Soğuk hava uykusunu açmaya yardımcı olabilirdi belki.

Çadırın önüne ince kaftanı ile çıkmış yüzünü sert rüzgara doğru tutmuştu.

Sonra ise burun çekiş sesi duyduğunda kaşlarını çatarak hızla çadıra girmişti.

Boşta olan sol eli ile bir gözünün yaşını silerken bir yandan da burnunu çekiyordu jimin.

Ne olmuştuda?

Hızla yatakta oturan omeganın yanına giderek sol eli nazikçe tutmuştu jungkook.

"Hey sorun ne? Neden ağlıyorsun?" Bir eli naifçe bileği tutarken diğer eli kızarık gözlerinin hemen altındaki dolgun yanaklardaydı.

"S-sadece kabustu." Tekrar haykırdı jimin. Gördüklerinin bir rüya olduğunu kabullenmişti fakat ağlamasını durduramıyordu.

"Şşh üzgünüm, daha şimdi hava almaya çıkmıştım bilseydim çıkmaz yanında dururdum. Sadece sakin ol lütfen." Hala hıçkıran bedenin yanaklarını okşuyordu alfa.

Çizilmiş olan yüze fazla bastırmadan elinin tersiyle göz yaşlarını silmişti.

"Seni bu denli üzüp, korkutan da ne? Benimle paylaşabilirsin. Yanındayım." Jungkook omeganın başını göğsüne yaslayarak sarı saçlarını okşamıştı.

"Dedim ya sadece kabustu." Jimin başını yasladığı göğüse biraz daha yerleşerek sakinleşmeyi  beklemişti. Şiddetli ağlamıyordu fakat hala içini çekiyordu.

Spoiled Prince ❦ JikookWhere stories live. Discover now