46 (Final)

525 54 57
                                    

Sabah oldukça erken saatlerde uyanmıştı Jimin.

Şu an ılık su ile elini yüzünü yıkıyordu. Alfa hala uyuyordu. Dün gece uzun bir süre başında uyanık kaldığına emindi Jimin. Aklında bunu düşündükçe yüzü tebessümle doluyor, içi de avuçları arasındaki su gibi ısınıyordu. İşi bittiğinde kısaca kurulanıp sessizce çıktı banyodan.

Odalarında bulunan sıcak su dolu sürahiye ilerlemişti. Bir bardak çıkartırken alfanın uyanmamasına özen gösteriyordu. Dünkü yaşlı garip kadının getirdiği iki opak şişeyi alarak tezgaha yürüdü yavaş adımlarla. 

Tam da kağıttaki ölçüleri kullanarak bardağına doldurmuş, kaynar suyu da üzerine yavaşça doldurmaya başlamıştı. Düne nazaran kasık ve midesinde çok az ağrı vardı. Bunu hala yorgunluğunu atlatamamasına yoruyor, aynı zamanda yediği bir şeyin dokunmuş olabileceğini düşünüyordu. 

Kendisini toparlamalı ve bir an önce daha iyi hissetmeliydi. Bugün gezmedikleri tek bir sokak bile kalmayacaktı! Yüzü sevinçle canlanırken kaşlarını da aklındaki hedefi için çatmıştı. 

Ufak delikli bir diske uzandı dolaptan. Yuvarlak süzgecin ortasından uzun bir çubuk vardı. Çubuğun ucundan tutarak bardağın içine batırmaya başladı Jimin. Otlarla özleşen su yüzeye çıkarken otlar disk sayesinde bardağın dibinde kalmıştı. Başka bir bardak çıkartarak çay benzeri sıvıyı ona aktardı. 

Artık ilacını tertemiz içebilirdi. 

Sıcak suyun ağzını kapatarak elindeki bardak ile birlikte odaya yönelmişti. 

Kocası yüz üstü yatmış yastığa kollarını sararken oldukça derin uyuyor gibi görünüyordu. Bardağı masaya yerleştirirken yarım bir gülümsemeyle yatağa yavaşça oturdu Jimin. 

Bardak soğuyana kadar gözlerini doyurabilirdi. 

Ellerini sıcacık çıplak omuza değdirmiş oradan da yanağına çıkartarak hafifçe okşamıştı. Daha fazla dayamayarak biraz daha uzandı Jimin. Usulca yanağına bir öpücük kondurdu alfanın. 

Geri çekildiğinde yorganın altına girerek yatakta oturmaya devam etmişti. Bir eli uyuyan eşinin saçlarını okşuyordu. 

İlk tanıştıkları gün gelmişti aklına. Ondan öylesine nefret etmişti ki aklına geldiğinde şimdi gülümsemeden edemiyordu. O zamanki benliğine bu alfayı isteyerek kabul ettiğini, şimdi onu kolları arasına alıp yavru kurt ilgilisi verdiğini söylerse yumruk yemiş, burnu kırılmıştı. 

İçine dolan sevecen hisle elinin altındaki saç tutamlarında tırnaklarını gezdirerek sevmeye başlamıştı. Biraz daha yaklaşarak iki öpücük daha kondurdu uyuyan bedene. "Bebeğim hadi uyan artık." Sessiz bir şekilde fısıldayarak alfanın dudak kenarını da öptü Jimin. 

Bir kaç mırıltı çıkartarak başını yasladığı yastıktan çıkarttı Jungkook. Sadece eşinin eli artık yanağında dinleniyor gözlerini kapatmış uykusuna devam ediyordu. 

"Uyanmalısın ama kahvaltıya ineceğiz." Ona daha da fazla yaklaşarak kısaca sarılmıştı Jimin. 

Alfanın uyanmak istemeyen halini gördüğünde gülümseyerek rahatsız etmemeye karar vermişti. Geri çekilmiş arkasını dönüp kalkmak üzereyken beline dolanan bir kol kendisini geri yatırmıştı. 

Kendisini saran bedene karşı önünü dönerek alfanın boynuna bir kaç öpücük kondurdu Jimin. Sarılan eller tişörtünün içerisine dalarak çıplak bedeninde gezdiğinde gülüşü daha da büyümüştü. "Kook uyumuyorsun değil mi?"

"Hayır biraz daha yatalım." Mızmızca elleri altındaki bedeni kendine bastırmaya devam etti Jungkook. 

Huzur dolu sakinlikle kapattığı gözleri büyüyerek hızla açıldı. Meme ucunun sıkılmasından ötürü eli ince belden ayrılarak göğsünün üzerine kapaklanmıştı. "Az biraz uyusak ne olabilirdi ki?" Yine somurtarak dibindeki gülümseyen bedene baktı. 

Spoiled Prince ❦ JikookWhere stories live. Discover now