《8》

5.2K 475 94
                                    

Jimin yüzünün yanmasıyla kaşlarını çatıp yavaşça gözlerini açmıştı. Yanağı oldukça terlemişti ve kızarık olduğuna da emindi.

Ense bitiminde gezen parmak uçlarını hissediyordu. Gözlerini biraz daha açarak neler olduğunu anlamaya çalıştı jimin.

Kolu çıplak ince bir bele sarılıydı, başı esmer bir göğüste duruyordu ve göz açısında enfes baklavaları görüyordu jimin.

"Günaydın." Duyduğu sesle kafasını yavaşça kaldırdı jimin. Ensesindeki hafif parmaklar saçlarını bir kez karıştırmıştı.

"Günaydın." Yattığı göğüsten başını kaldırarak kendisine gülümseyen surata baktı jimin. Sabah sabah bu enerjide nereden geliyordu?

Jungkook kızarmış olan sol yanağı işaret parmağının tersiyle okşamıştı. Yanağında duran çizik bile onu çirkin göstermiyordu.

Kabarık saçlı, şişmiş ve kızarmış dudaklarıyla ilah gibi duran jimin jungkook için fazlaydı. Nefesini kesiyordu resmen.

"Bugün işlerim erken bitebilir. Sana buraları gezdirmek istiyorum. Ne dersin?" Omeganın saçından düşen eli bu sefer ince belde dinleniyordu. Neden bu kadar gülümsediğini ise kendisi de bilmiyordu.

Sabah uyandığında omeganın saçları çenesini gıdıklıyordu. Üstelik jimin'in minik elleri kendi çıplak göğsünü sıkı sıkıya sarmasıda kurdunu keyiflendirmişti.

Eğer omega uykulu hali ile böyle kendisine sarılacaksa jungkook yataktan yıllar boyu kalkmamaya bile razıydı.

"Güzel olur derim." Jimin'de jungkook gibi gözleri kısılana kadar gülmüş yavaşça biraz diklenerek yatakta oturur hale gelmişti.

Jungkook ise artık kalkması gerektiği için yataktan zorla da olsa kalkmış, üstündeki pike gittiği için çıplak göğsü ortada kalmıştı.

Hızla gözlerini kapadı jimin. Bu çok utanç vericiydi!

Ortaya hafif bir kıkırtı bıraktığında jimin biraz daha kızardığını hissediyordu. İçerisi birden sıcak mı olmuştu?

Jimin sabah biraz zorlansa da gömleğini ve diğer kıyafetlerini giymeyi başarmıştı. Alfa üstünü giyinip odadan çıkmış ve gitmişti.

Sargı bezi olan kolu sol kolu olsaydı belki biraz daha kolay olabilirdi fakat sağ kolunu oynatamadığı için gerçekten zorlanmıştı.

Kral sarayda olmadığı için kraliçe ve jimin beraber sade ve samimi bir kahvaltı yapmışlardı. Jungkook'un ufak bir ailesi vardı belli ki.

Kendi sarayında olduğu gibi kahyalar ve uşaklar etrafta gezmiyordu. Çay bittiyse kraliçe masanın yanındaki çaydanlıktan dolduruyordu. Eğer kalkıp bir şeye ihtiyacı olursa onlardan uzakta bekleyen matmazel hemen hallediyordu.

Jimin ise biraz yemiş, kraliçe ile sohbet etmişlerdi. Çekindiği için bir şey yapamıyordu ki!

Karşısındaki jungkook olsa farklı olabilirdi. Ona karşı inatçı bir kişiliği vardı ve bu yüzden etrafında gezen alfadan çekinmezdi.

Kraliçe ise hem kendisinin büyüğü, hem kayınvalidesi oluyordu. Üstelikte o bir kraliçeydi! Çekinmesi gayet normaldi jimin'in.

Kahvaltı faslı bittiğinde odasına çıkıyordu jimin. Şu an aklında sadece nereye gideceklerini düşünüyordu.

Acaba burada da şelale var mıydı? Ya da ufak mağara oyukları? Ya da en basiti ormanın derinliklerinde olan boyu kadar otların arasında boşluk bir alan bulup uyuyabilir miydi?

Spoiled Prince ❦ JikookWhere stories live. Discover now