25. BÖLÜM

76.1K 2.6K 980
                                    

Bu uzun yola çok erken bir saatte çıkılır tezini kim attı ortaya çok merak ediyorum. İnsanlar uykularından uyanarak nereye yetişmeye çalışıyor cidden anlam veremiyorum. İşte hâl böyle olunca da mutsuz, sevimsiz ve uykusuz bireyler yetişiyordu. Mesela şu an ben.. Sabahın altısında kalktım, neden? Uludağ'a tatile gidiyoruz. İnsanlar tatile giderken neden bu kadar acele ederlerdi ki?

"Işıl Allah aşkına kaldır şu kafanı ya!" başımın yastık görevi gördüğü omuz bir anda hem hareketlenip hem de bu sözleri sarf ettiğinde, düşmeye yakın başımı kaldırmak zorunda kaldım. Bir kaç saniye uyku mahmuru halimle bakındığımda sol tarafımda kalan bedenle dudağımın kenarına birikmiş sıvıyı dilimle temizledim. Yanımda oturan Nihan bu hareketimle yüzünü buruşturdu ve "İğrençsin!" dedi hırçın bir tavırla. İlk defa beni böyle görüyormuş gibi davranması yok muydu bir de.

Giydiği montun omuz kısmında hafif bir işleme vardı. O işlemenin tam üzerine yattığım için yanağım pütür pütür olmuştu ve aşırı sinir bozucu bir durumdu bu. Üstelik dün gece nişandan döndükten sonra yüzümdeki alçıyı silmeye üşenmiş, öylece yatmıştım. Yüzüm ekstra kötüydü o yüzden. Bir de bu salak şeyler yüzüme batmıştı.. Güne puanım cidden sıfırdı ya.

Daha kendime gelemeden arkamdan omzuma yediğim dürtmeyle başımı çevirdim. "Kızım ben hâlâ inanamıyorum ya Işık ablayla Serkan abinin aşkına. Resmen saman altından su yürütmüşler." Sinem'in sesi bir balyoz olup başımın üstüne indiğinde kapanmayan ağzım bir kez daha esnedi. O ise sanki yarınlar yokmuşçasına konuşmasına devam etti. Üstelik hemen yanında beliren Zehra ile. "Yalnız çok yakışmıyorlar mı? Vallahi Neslihan'la Kadir gibi oldular. Çok ship annecim."

Neşeli sesi otobüsün içinde yankılanmıştı ama o umuruna bile takmıyordu. Sahi neden yüksek sesle konuşuyordu ki bu insanlar?

"Ayy mahallede delikanlı kalmadı kız bize, maşallah en iyilerini şunla," deyip beni gösterdi Nihan. "Şu kaptı." Diğer parmağıyla da Zehra'yı gösterdiğinde kaşlarım hafifçe çatıldı. Gözlerimi ovuşturarak sinsi sinsi gülen Nihan'dan bakışlarımı alıp Zehra'ya çevirdiğimde yüzünde donmuş bir ifadeyle Nihan'a baktığını gördüm. Bir dakika! Burada bir şeyler oluyordu?

"Hay senin," dedi Sinem aynı anda, bakışları bir bana bir Nihan'a değdi. Beni mi işaret etmişti o?

"Bir saniye," diyerek araya girdim. Kesinlikle burada bir şeyler oluyordu, hem de benden gizli. Nihan'a döndüm sakince. "Ne demek şu kaptı?" bu kez Zehra'yı işaret eden bendim.

Nihan o kapkara gözleriyle önce bana baktı, sonra hâlâ kafasını bizim tarafa doğru uzatan Zehra'ya baktı. Son kez Sinem'e baktığında ise ne söyleyeceğini bilmeyerek "Ya Zehra mahalledeki herkesi takar ya kafasına ondan dedim."

Bakın bu açıklama çocuk kandırmak için yapılan bir açıklamadır. Hiçbir hükmü yoktur, asla Işıl kandırılamaz.

Kaşlarımı daha da çattığımda Nihan'ın yüzünde artık saniye saniye değişen ifadeleri net görüyordum. Aklı sıra benden bir şey saklıyorlardı. "Ya hemen şu an her şeyi açıklarsın," dedim Zehra'ya bir anda kararan bakışlarımı dikip "Ya da her şeyi bu safozdan öğrenirim," işaret parmağımla Nihan'ı gösterdim. "Ama ondan sonra asla yüzüne bile bakmam."

Cümlemle Zehra'nın o masmavi gözlerinde bir dalgalanma oldu. Çünkü ciddiydim ve o bu benim ciddiyetinin çok bilincindeydi. Zira aramızda olan bu şey küçüklüğümüzden beri üzerimizde çalışırdı. Şimdi de çalışacaktı anlaşılan.

*

İnsan bazen kendi hayatının yoğunluğundan, inişli çıkışlı halinden, karışıklılığından gözünün önündeki göremeyebiliyordu. Üstelik bu gözünüzün önündeki en yakın arkadaşınızın hayatında değişen durumlar olsa bile. Bende görememişim. Gerçi bu aralar bu göremediklerimin sayısı arşa çıkmıştı ama önemli değildi. Çünkü şu an her en yakın arkadaşın yaptığı gibi, en yakın arkadaşımın saçlarını okşayarak derdini dinliyordum. E bir yerden başlamak gerekirdi sonuçta.

BADEMLİ MAHALLESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin