15. BÖLÜM

73.1K 2.7K 628
                                    

Duyduğum sesle aldığım nefesi geri veremedim. Aklımla mantığımın devre dışı kaldığı şu saniyelerde elimin ayağımın da buz kesmesiyle olduğum yerde kıpırdanmayı kesmiştim. Nabzım yüz seksenleri görüyordu şu an.

Refleksle elim kapıdaki uzunlamasına olan dikdörtgen buzlu camın önündeki bedene uzandı ve saniyesinde onu kendime doğru çekmem bir oldu. Bu yakınlık bizi bir söküğün dikişi gibi birbirimize bağladı. Belimde hissettiğim ellerin varlığı beynime bir balyoz indirdi sanki ve her yer karardı. Sert ve geniş göğsü benimkine çarpınca göğüs kafesimin yerinden çıkacağını zannettim. Yaslı bulunduğum kapının ardındaki ses o arada yeniden kulaklarımızı aşındırdı.

"Işıl, sen misin?" ablamın sesiydi bu. Aklımın idrak etmeyi yeniden öğrenmeye başladığını saniyeler sonra ancak anlayabilmiştim. Yüzüme çarpan bir soluk sesi tüm devrelerimi yeniden yakmadan "Benim," diye bağırdım kapının ardındaan ablama doğru. Az önce içimde kalıp sıkışan nefes bu kez dudaklarımın arasından firar ettiğinde aramızda hiç mesafe olmayan Kerim abinin yüzüne çarptı saniye saniye. Kirpiklerinin titrediğine şahit oldum. Belimdeki ellerinin tutuşu sıklaştı. Biz şu an ne yapıyorduk? Çok geçmedi bir an bu anı unutmak adına ablama açıklama gereğiyle "Telefonla konuşuyorum abla," deyip yutkunduğumda bir yandan da içeriye girmemesi için dualar ediyordum. Hoş şimdiye ben olsam çat diye kapıyı açıp, dalmıştım içeriye ama..

Onu hışımla kendime çekmemle bedenime tamamen yapışan dev adamın solukları saç diplerime çarpmaya başladığında başımı yere eğip gözlerimi sımsıkı kapatıp ablamı ikna etmiş olmayı diliyordum. Bir an önce şu kapının ardından ayrılsın da bende bu azaba son verebileyim diye.

Az önce anın verdiği korkuyla hiçbir şey idrak edemediğimden şimdi burnuma üşüşen artık o aşinası olduğum sert kokusu ciğerlerimi doldurdu. Gözlerimi aralamamla sanki yakın değilmişiz gibi burnuma kadar giren adamın mavi irisleriyle çarpıştık ve benim elim ayağım yeniden titremeye başladı. Ortamın sessizliği, deli gibi çarpmaya başlayan kalbimi ele verecekti az sonra. Üstelik bir dakika...

Küt.

Küt.

Küt.

Bu ses..

Benim kalbimi bastıran bir ses daha vardı burada.

Bedeni bana yaslı bu adamın kalbi benim deli gibi atan kalbimle yarışır şekilde atıyordu, duyuyordum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bedeni bana yaslı bu adamın kalbi benim deli gibi atan kalbimle yarışır şekilde atıyordu, duyuyordum.

Benimki korkudan atıyordu, peki ya onunki?

Tam karşımıza denk gelen aynadaki yansımalarımıza kaydı açtığım gözlerim.

Aramızda yok denecek bir mesafe, benim ne ara koyduğumu bilmediğim ellerim onun kaslı kollarında, karşımdaki bedenin gözleri kapalı, alnıma dayadığı burnundan aldığı derin derin nefesler..

Kaç dakika orada öylece kaldık bilmiyorum. Neden öyle kaldık onu da bilmiyorum. Ablam gideli belki de on dakika oluyordu ama ne onun elleri gevşedi bir gram, ne alnıma dayadığı burnunu çekti, ne de benim ellerim onun kollarından indi.

BADEMLİ MAHALLESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin