9. BÖLÜM

95.2K 3.3K 691
                                    

İçimin korkuyla kasıldığını hissediyordum. Bu öyle bir histi ki, çok yüksek bir yerden düşmüşüm ve ölmemişim gibiydi. Yere çakılmışım, asırlarca orada hareketsizce kalacakmışım gibi. Hazerfan Ahmet Çelebi'yle düşüş hızlarımız yarışırdı bir de üstelik. Çok yanlış yerlerde, çok yanlış şeylere düşmüşüz meğer.

Nereden çıktıklarını bilmediğim abim ve onun arkasında durup bize imayla bakan yengem Yaren'i gördüğümde dudaklarımdan saniyelik cılız bir sesle "Abi!" çıktı. Bunların burada ne işi vardı?

Ayak uçlarımdan saç diplerime kadar tırmanan ürperti içimi bir hoş ediyor, bu aralar sık sık aklıma gelen ve o durumun nasıl bir şey olduğunu merak etmeme sebep olan yerin yarılması ve benimde içine girmem düşüncesinin istilası altına giriyorum yine. Abimin usul usul bize yaklaşması da bu düşüncemi perçinliyor, ayağımın altının büyük bir gürültüyle yarılması isteğimi körüklemeye başlıyor.

Abim bizim olduğumuz konuma tam manasıyla geldiğinde deminden beri gözlerimin içine bakan karşımdaki dev bedenin şükür ki biraz gerilediğini arkasını dönerek abime baktığına şahit oldum. Lütfetmişti.

"Ne yapıyorsunuz gece gece burada?" diye sordu abim bir bana bir Kerim abiye bakarak. Allah'ım bu repliği niye birkaç gündür ve ortalama bu saatlerde duyuyordum ben?

Benim şaşkın ve ne diyeceğini bilemez bakışlarımı yakalayan bir kişi lafa benden önce atladı ve bana hayatının en büyük iyiliklerinden birini yaptı.

"Aman," dedi bu ilahi sesin sahibi yani Yaren. "Ne yapsınlar canım sende." Şu an bu cümleyi abime bu ses tonuyla başka biri kursa sanırım bana kalp krizi filan geçirtir ama Yaren abimi öyle bir avucunun içine almış ki.. ben artık ne diyeceğimi bilemiyorum. "Gençler belli ki bir şey konuşuyor,” daha sonra kafasını Kerim abiye çevirdi. “Canım sen Zehra'ya falan mı baktın?"

Olayları kurtarmada Yaren gibi olun.

Aslında abim mahalledeki hiçbir erkekten kıskanmazdı beni. Yani her birine abi dediğim için ve onlarında bana kardeş gözüyle baktıklarından dolayı.. Ama.. Ama Kerim abiyle abim arasında küçüklükten bu yana gelen bir anlaşmazlık vardı. Üstelik bu her neyse insanların gözü önünde pat pat yaşamaktan da geri kalmıyorlardı. Abime her ne kadar bu durumun ne olduğunu sorsam da, hep bir şekilde beni atlatmış, asla ağzından laf alamamıştım. Sanki devlet sırrıydı..

Abim görüş açısına Yaren'i aldığında, Yaren sevimlice göz kırpıp, arkasını ona dönerek yanıma kadar geldi. Ben ise hâlâ olduğum yerde yok olmayı bekliyordum.. ama yok Işıl, olacağı falan yok. Salağa yatma gibi bir salaklık da yapamam, olayın direkt baş kahramanı bendim çünkü.

İyi de hani ben dut yemiş bülbül gibi öylece kalakaldım.. peki ama karşımda böyle salak salak dudağının kenarını kıvırıp, sanki bu halimden ölesiye zevk alıyormuş gibi bir ifadeyle yüzümü karış karış inceleyen dev adam niye konuşmuyordu? Niye kardeşime bakmaya geldim ya da Işıl'la kapıda karşılaştık falan demiyordu? Bu adamın birileriyle basılmak hoşuna mı gidiyordu?

İki çift kıskaç altında ezilmeye devam ettiğim sıra Yaren ne zaman geldiğini anlamadığım bir saniyede kulağımın dibine kadar ilişti ve güya içeriye bakıyor gibi yaparak "Şu salak ifadeyi sil yüzünden." diye fısıldadı. Ben ise sanki böyle bir cümle bekliyormuşum gibi bir anda çözülerek, kilitlenen bakışlarımı abime çevirdim. Yüzüme sahici bir gülümseme kondurup, onun soru işaretlerle dolu yüzüne aldırmadan hızla ona doğru ilerleyerek kollarımı boynuna doladım. Çok özlemiştim onu. Hem böylelikle şu anı, şu durumu daha fazla da sorgulamazdı öyle değil mi?

BADEMLİ MAHALLESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin