14 ✨

2K 236 332
                                    

Changbin, koşar adımlarla indi merdivenleri. Salonun girişine geldiği an, gözleriyle etrafı taradı. Felix'i fark etti o sırada, hızla kolundan tutup kenara çekti.

Felix, Changbin'e döndüğünde kaşları çatılmıştı. Saçlarının ve üstünün neden ıslak olduğunu merak ediyordu.

"Lix, ben bi' halt yedim."

"Ne? N'aptın, hyung? Ayrıca niye ıslaksın sen?"

Changbin, derin bir of çektikten sonra saçlarını geriye taradı parmakları ile. Sadece Felix'in duyabileceği bir ses tonu ile konuştu, "Ben, Yoko'yu öptüm..."

Felix'in tepkisinin; şaşırması veyahut inanamayarak bakması falan olacağını düşünebilirsiniz. Ama hayır. Felix, sağ elini sol eline vurup, isyan edercesine gözlerini devirdi. Bıkmış gibi.

"Hay anasını satayım ya! Bu ne ya? Herkeste bi' abazalık almış başını gidiyor. Ben de kendimi çapkın sanardım."

Changbin, onun omzuna vurdu.
"Oğlum bağırma lan! Birileri duyacak. Hah, bir kere sen, çapkınlığın kitabını yazmış birisin kardeşim. Eline su dökülmez o konuda."

"İftira atıyorsun şu an."

"Yoko'ya yiyecekmiş gibi bakan ben miydim lan?"

"Öpen ben miyim peki?"

Changbin, sıkıntılı bir nefes vererek elini alnına çarptı ve sabır çekti.

"Aman, hyung ya... Ne diye öpüyorsun sen de kızı, Min Ho hyung gibi? Hakikaten ha, Min Ho hyung ile konuşsana." güldü de devam etti, "İkiniz de aynı cinstensiniz belli ki."

"Min Ho'nun kendine hayrı yok, bana ne desin?"

"Emin misin? Lu Yin ile arayı düzeltmiş gibiler." diyerek gözleriyle Changbin'in arkasında kalan Amerikan mutfağı işaret etti Felix. Changbin, dönüp, oraya baktığında şaşkınlık içindeydi. Min Ho ile Lu Yin; sofrayı kurarken, gülümseyen ifadeleri ile bir şeyler konuşuyorlardı.

"Bizimki, Lu Yin'e hala kanka ayağı çizmiyordur umarım."

Changbin'in cümlesi ile Felix güldü. Changbin, tekrar Felix'e döndü, "Şimdilik aramızda kalsın. Bi' anlık bir şeydi zaten, olabildiğince normal davranmaya çalışacağım. Aynı evde, yüz yüze bakıyoruz sonuçta. Garip hissetmek istemiyorum."

Felix, ellerini cebine koydu ve Changbin'in yanından geçip, mutfağa giderken söylendi.

"Oh ne güzel ya, keşke ben de bi' anlık bir şeyle birilerini öpsem."

Changbin'e sabır diliyoruz... Danıştığı kişi bile ayrı tuhaftı.

Sofraya geçti herkes. Üstünü değiştirip, saçlarını kuruladıktan sonra gelen Yoko ile Changbin arasındaki gariplik, çok belliydi ama neyse ki bunu sadece Felix biliyordu. O da, ikisine bakıp bakıp sırıtıyordu. Jisung, dizi ile onu dürtünce bakışlarını çekti.

"Ne sırıtıyorsun lan?"

Felix, kafasını iki yana salladı.
"Hiç, aklıma saçma bir espri geldi de bi' anda, ona gülüyordum."

Hala yukarıda uyuyan Chan için, yemek ayırmıştı Hera. Kendi yemeği bittiğinde, Chan ile Eunho'yu görmek için yukarı çıktı. Odaya girdiğinde ise karşılaştığı manzara, gülümsemesine neden olmuştu.

Chan, bir baba gibi sarmalamıştı Eunho'nun minik bedenini. İkisi de mışıl mışıl uyuyorlardı. Öylesine tatlı bir görüntüydü ki, Hera bir iki tane fotoğraf çekmeden edemedi. Mıncırası geliyordu insanın. Hera, çektiği fotoğraflara bakarken, Chan'ın konuşması ile irkildi.

Flare | Stray Kids Where stories live. Discover now