17✨

2K 233 430
                                    

Seungmin, kameraları kontrol ettiğinde, gerçekten de birkaç dakika boyunca evin önünde bir araba beklediğini görmüştü. Jeong In ile Azul haklılardı. Seungmin, Chan'a gösterecekti görüntüleri. Ne yazık ki Chan çoktan odasına çıkmış, Seungmin'i bekleyemeyecek kadar yorgun olduğundan uykuya dalmıştı. Bu çok kötü, arabanın Profesör'e ait olduğunu anlayabilecek tek kişi Chan idi. Daha önce o arabaya bindiği için.

Yapacak bir şey yoktu, daha sonra gösterecekti Seungmin. Bu yüzden araba mevzusunu sonraya bıraktı ve elindeki kağıt ile birlikte Min Ho'nun yanına gitti. Chan, Profesör'ün ona verdiği ve sonradan geri istediği numaraları araştırmasını istemişti Seungmin'den. Kısa bir araştırma sonucunda, numaraların Profesör'ün iş birliği yaptığı adamlardan bazılarına ait olduğunu bulmuştu.

Bu tip bilgiler önemliydi çünkü polise ihbar edildiğinde kökten kurtulmuş olacaklardı. Bu pis işlerin arkasına kim varsa, hepsi hak ettiği cezayı alacaktı.

Min Ho, Seungmin'in uzattığı kağıtta yazanlara baktı. Adamların fotoğrafları ve bilgileri vardı. Min Ho, kafasını sallayıp dosyaları sakladıkları çekmeceye koydu kağıtları.

Derin bir iç çekti.
"Sandığımızdan daha sağlam çevresi var bu adamın, sinirimi bozuyor."

Seungmin, onun omzunu patpatladı.

"Endişe etme, çok az kaldı." diyerek onu rahatlatmayı umdu, Min Ho tebessüm ederek kafasını sallamıştı. Sabırlı olmaları gerektiğini biliyordu.

Çamaşırları serdikten sonra bahçede biraz oturmak istemişti Gahyeon. Hasır koltuklardan birine geçti, gözü bir yerlere dalmış bir şekilde düşünmeye başladı. Kafası bulanmıştı, şu sıralar garip duygular içerisindeydi ve bunların ne olduğunu, neden olduğunu bilmiyordu. Tek bildiği; Hyunjin ile ettikleri son kavgadan sonra böyle olduğu. Onun o kırgın bakışlarını gördükten sonra...

Sıkıntı dolu bir iç çektiği esnada yanına oturan Ryeong ile düşüncelerinden ayrıldı.

"Burada ne yapıyorsun?"

"Hiç..." diye geçiştirmişti. Ama Ryeong'a içini dökme gereği duyuyordu. Bu evde en iyi anlaştığı kişi oydu ve ondan başkasıyla da rahat rahat konuşamazdı bu mevzuyu.

"Hyunjin ile çamaşırları topladıktan sonra biraz oturmak istedim."

Ryeong, gözlerini kocaman açtı.
"Hyunjin ile mi?"

"Jisung'ın aniden beli tutulunca..."

Durumu anlayan Ryeong, arkasına yaslandı kollarını birleştirirken, "Bilerek yapmıştır o salak."

Gahyeon, derin bir iç çekti.
"Ryeong... Hyunjin çok durgun görünüyordu."

"Bir şeylerin farkına varıyorsun sanırım?"

Kaşlarını çattı Gahyeon, "Ne?"

"Hyunjin'in üstüne fazla gittiğinin, aslında senin de onu hala unutamadığının ve deli gibi sevdiğinin farkına vardın."

"Sadece durgun göründüğünü söyledim, bunları da nereden çıkarıyorsun?" diye panikle konuştu. Ryeong, hafifçe güldü, "Yapma, Gahyeon. Gerçekten inkar mı edeceksin?"

Gahyeon, yutkundu. Ryeong'un doğru tespitlerde bulunuyor olması onu korkutmuştu.

"Ben... Bilmiyorum. Kabullensem ne değişir ki? Nasıl, geçmişi unutup da yolumuza devam edeceğiz?"

O an; Jisung'ın anlattıklarını hatırladı Ryeong. Hyunjin, gerçekleri öğrenmesini istemiyordu Gahyeon'un. Bahane olarak düşünmemesi için. Ama böyle olmazdı, ortada kocaman bir bilinmezlik çukuru vardı. Hyunjin ile Gahyeon'un bitmemiş hikayesi, bu çukurun içinde kaybolmayı hak etmiyordu.

Flare | Stray Kids Where stories live. Discover now