FİNAL

139K 3.6K 1.2K
                                    


Son defa keyifli okumalar
gece kuşları 💫

Bir varmış bir yokmuş. Güzelliği dillere destan olmuş, aklını Fırat'la bozmuş, şimdi kucağında onun bebesini uyutan bir Bade varmış. Muğla'nın o küçük köyüne sığmayan kaderini, şimdi şehrin merkezinde, kocaman evinde, kocam diye tutturduğu Fırat'la yeniden yazıyormuş. Birde bebesi varmış. Tamda şimdi gözlerinin içine, maviş maviş bakıyormuş. Gözlerinin renginin değişmesi en büyük duasıymış çünkü ona Salih babadan çok hikayenin kötü adamı Seymen'i hatırlatıyormuş. Fırat bunu dert edecek diye korkarken, Fırat'ın yaptığı tek şey bebesini o haliyle sevmekmiş. Evin içinde 'mavili yarim, minik yarim, boncuk yarim' diye dolanırken, Bade denilen güzel anne, onları hayran hayran izlemekten başka bir şey yapmıyormuş.

Çünkü minik bebe babasına o kadar benziyormuş ki, görenler onun Fırat'ın yavrusu olduğunu hemen anlıyormuş. Kara kaşları, annesinin sarı saçlarının aksine kara saçları, mavi gözlerini çevreleyen kara kirpikleri onu ele veriyormuş. Fırat kendine benzeyen bu küçük bebeğe aşıkmış. Karısından aldığı beyaz yüzüne, rabbinin kondurduğu şu küçük burun ve minik dudaklar için yatıp kalkıp dua ediyormuş.

Aman ne kıymetli bebekmiş bu küçük Aladağ..

Gelen kimseler nazar edecek diye bir tek şeyine boncuk takmadıkları kalmış. Fırat yeni dualar ezber etmiş, her gece bebeğini okuyup öyle yatarmış. Babasının duasıyla minik Aladağ, geceleri sabaha kadar mışıl mışıl uyurmuş.

'Uyusun da büyüsün, niiiiinnniii, okullara yürüsün niiiinnniiii, annesinin kuzusu, ninni de yavrusu niiiiinnniii.. hmmm hmmm hmmm hm..'

9 Ay Önce...

Ne geceydi ama. Fırat'ın o oynayışı gözümün önünden gitmiyordu. Arkadaşlarının bir çoğu baba olsa da, baba olan sadece oymuş gibi kollarını gururla kaldırıp durmuştu. Aklıma geldikçe sırıtıyordum. Lan deli! Madem böyle şeylerin vardı niye daha önce göstermedin deli!!

En azından bir şey olduğuna seviniyordu. Koca olduğuna sevinememişti, baba olduğuna gönlünce seviniyordu bari. Köy ahalisi dağılmışken benim ailem ve onun ailesi büyük salonda oturuyorduk hep beraber. Ablaları etrafımı sarmıştı. Sürekli bir şey isteyip istemediğimi sorup beni utandırıyorlardı.  Ağzım kulaklarımda ortada dönen muhabbeti dinlerken İpek geldi yanıma. Gözleri dolu doluydu, kucağımda ki ellerimi tuttuğunda aklından geçenleri okuyabiliyordum. Öyle de aynı anda konuştuk. 

'Hayalimizdi..' Güldük. Birlikte düğün yapmanın hayalini kurardık. Sonra birlikte gezmelerin hayalini kurardık. Birlikte hamile kalacağımız, birlikte doğuracağımızın hayalini kurardık. Şimdilik birini tutturmuştuk. Aynı zamanda hamileydik..

'Bade. Anne olcaz..'

'Sus.. ben daha alışamadım..' Birbirimize sokulup gülüştük sessizce. Evlendiği kişi her kim olursa olsun, o bütün kaidelere uymuştu. Sözü, nişanı, kınası, düğünü.. Eksiksiz bütün cemiyetleri olmuştu, sevdiği ve istendiği adam tarafından bütün bunlar karşılanmıştı. Şimdi de ondan bir bebeği olacağı için tabi ki korkmuyordu. Ben öyle değildim. Ben eksiklerden bir hayat kurmuştum ve tamamlayıp tamamlamayacağını bilmediğim bir bebeği karnımda taşıyordum. Aslında tüm kalbimle inanıyordum, minik yarimiz tastamam edecekti bizi. Çünkü Fırat'ın mutluluğunu elle tutulucak bir şeymiş gibi görebiliyordum.

'Alış Bademim. Len ben karnımın içinde onu hayat ettikçe ağlıyom len. Sende alış ve sev bir an önce..'

'Ya sus işte! Alışırım sonra..'

Bade | Ateş ParçasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin