9||YAKARIŞ

421 28 27
                                    

-Yeni bir bölümde karşınızdayım. Uzun bi süre olduğunun bende farkındaydım ama affınıza sığınaraktan söylemek istiyorum ki çok değişik duygular içerisine girdim ve nedense bir türlü bölümü yazamadım. Umarım ki bölümü beğenir ve keyif alırsınız. Yorumlarınız benim için kutsaldır. Lütfen düşüncelerinizi esirgemeyin. Yorum ve oy atarsanız beni memnun etmiş olursunuz canlarım...

Keyifli okumalar...

#Cem karaca- İste geldik gidiyoruz
#Sezen Aksu - Hasret

#Cem karaca- İste geldik gidiyoruz #Sezen Aksu - Hasret

Ups! Gambar ini tidak mengikuti Pedoman Konten kami. Untuk melanjutkan publikasi, hapuslah gambar ini atau unggah gambar lain.

"Konuşmuyor, anlatmıyor diye hissetmiyor sanmayın. Kimisi içine atar çığlıklarını."
(Cemal Süreyya)

FEVERAN
-
YAKARIŞ
🕊️


Kız çocuğunun yazgısı, annesinin kaderine bağlıymış. Anne, ne yaşamışsa kızı da aynı yerden sınanırmış. Çünkü bir anne ile kızın bağı, acılarla örselenmiş yürekti. Kanayan bir yaraydı, kabuk bağlamayan bir yara.

Ama benim düşüncem bu yönde değildi. Kaderimiz, bizden ibaret olması gerekiyor. Ne ailemizin genetiğinden ibarettik ne de doğduğumuz coğrafyadan. Sadece kendimizden sorumlu olmalıydık. Bu böyle yürümesi gereken, yazılı olmayan bir kural olmalıydı. Var olma çabası içerisinde debeleniyorduk!

Kadere inancım yoktu. Böyle olması gerekiyordu ve böyle oldu diyemiyorum. Çünkü bu tamimiyle haksızlıktı. Bize rol biçilmiş bir hayatı yaşamak zaten ne kadar hakkaniyetli olabilirdi ki?

"Peki... İşin sonunda benim bastığım tetikten öldüğü çıkarsa ne olacak?" Beni çıkmaza sürükleyen soru, bütün yüklerin bir anda çökmesini sağlayan o soru...

Uluğ Mirza'nın ağzından tek bir kelime çıkmamıştı ama bakışlarıyla cevabını vermişti. Ölüm kokan bakışları her şeyi anlatıyordu. İşin sonu uçurumdu. Çıkmaz sokaktı. Sonumuz feverandı! Yolumu kaybetmiştim. Daha ne kadar kötü olabilir ki dediğim her şeyi hayat bana sindire sindire, öğretmişti.

Tartışmamızdan sonra hazırlanmamı söylemiş ve kaybolmuştu. Ne kadar nereye diye diretsem de cevap verme tenezzülünde bulunmamıştı. Yarım saatin sonunda arabaya yerleşmiş bir biçimde yola çıkmıştık. Arabayı kasvetli bir hava sarmıştı. Uluğ Mirza hala sorduğum sorunun etkisinden çıkamamıştı.

Bir eli direksiyonda ritim halinde hareket ettiriyordu. Diğer kolu açık pencerede yaslamış bir biçimde sigarasını tutmuştu. Sigara paketini bitirmek üzereydi. İçinde, nefes almasını engelleyen şeyler vardı. Bu uzaktan bile anlaşılır nitelikteydi.

FEVERANTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang