0.2

2.1K 261 213
                                    

.︎✞︎.

Bulutların ardına saklanan güneş sayesinde hava, düne göre daha serindi. Bu durum elbette sıcağa hiç gelemeyen Hyunjin için güzel bir haberdi. Yavaş adımlarla yürümeye devam etti okuluna doğru.

Bugün uzun yaz tatlinden sonra açılan okulun ilk günüydü ve Hyunjin, lisenin son senesi için sabırsızlanıyordu. Her ne kadar yıl sonunda yapılacak üniversite sınavı biraz strese soksa da iyi notları sayesinde güzel bir üniversite kazanacağı konusunda kendine güveni tamdı.

Biraz yürüyüşün ardından varabilmişti Blue Neighbourhood Lisesi'ne. Bahçeye girdiği gibi kendisinden önce gelen ve her zamanki yerlerine geçen arkadaşları çarptı gözüne. Her ne kadar Seungmin, Jeongin ve Changbin ile görüşse de, Chan Avustralya'da, Jisung da Seul'deki ailesinin yanına gittiğinden tüm yaz onları görememişti ve oldukça özlemişti.

Yanlarına geldiği gibi tüm dikkatler ona döndü. "Günaydın!" Enerjili çıkmıştı sesi, bu grubu bir arada görmeyi özlemişti.

"Oo drama queen'imiz de gelmiş!" Hyunjin, Jisung'u gördüğüne o kadar sevinmişti ki bu dediği karşısında kızacağına kollarını arkadaşına dolayıp, sarılmıştı.

"Bende seni özledim Jisung-ah!" Biraz daha geçtikten sonra bedenleri ayrıldığında konuşan yine Hyunjin oldu.

"Seul sana yaramış yalnız, bir yakışıklı göründün gözüme."

"Hah! Her zaman ki halim bir kere." Hyunjin buna karşı sadece göz devirdi ve bu sefer ayakta onu bekleyen arkadaşına sıcakcık bir sarılma verdi.

"En çok seni özledim Hyunjin."

"Aşk olsun Chan Hyung, hani bendim!" Jeongin duyduğuyla mızmızlanmıştı.

"Sorun etme Jeongin, hepimize aynı şeyi söylüyor." Dedi Changbin, yanında ki küçüğüne. Bununla beraber arkadaş ortamından kahkahalar yükselmişti.

Siyah saçlı, hemen yanlarında ki bankta oturup arkadaşlarına uyum sağladı. "Hyunjin, dün kilisede yaşanan şeyleri annem anlattı." Duyduğu şeyle bakışları anında Seungmin'e döndü. Diğerleri bir tepki vermemişti, sanki olan biteni hepsi biliyor gibiydi. Tabi ya bu kasaba da gizli kalan ne vardı ki? Dedikodu'nun yayılması ışık hızındaydı resmen.

"Cidden merak ediyorum, bu olaydan sonra aranızda ailesinden benimle takılmaması için uyarı alan var mı?" Herkes olumsuz cevap vermişti, homofobikler ağırlıkta olsa da hepsi değildi sonuçta.

"Aksine annem çok sinirlenmiş, böyle bir gencin kilise de herkesin önünde küçük düşürülmesini doğru bulmadığını söyledi." Küçük düşürülmek... tabi ya! oydu değil mi küçük düşen? Hyunjin cevap vermek yerine bakışlarını önüne çekti ve parmaklarıyla oynamaya başladı. Aklında dünden kalan şey garip bir şekilde kilisede yaşadığı olay değil ismini bile şans eseri öğrendiği genç, Minho'ydu...

Ne şanstır ki kafasını kaldırıp önüne baktığı gibi düşüncelerinin sahibi olan bedeni görmesi bir olmuştu. Üzerinde klasik okul üniforması, dünle aynı şekilde taranmış saçları, yuvarlık çerçeveli gözlükleri ve ağır olduğu uzaktan bile belli olan sırt çantası vardı. Merakla heryere bakıyor, etrafı süzüyordu. Buraya ilk gelişi olduğu belliydi.

blue neighbourhood ᡣ𐭩 hyunho Where stories live. Discover now