0.3

1.8K 237 198
                                    

.✞︎.

Zil sesinin çalmasıyla, Bay Yoo ile birlikte diğer öğrencilerde yavaş yavaş sınıfı terk etmeye başlamıştı.

"Kantine geliyor musun?"

Changbin'in dediğiyle yüzünü buruşturdu Hyunjin. O kalitesiz kantin yiyecekleri, ocaktan çıkan mide bulandırıcı kokular, sıra için birbirini sıkıştıran öğrenciler yerine burada oturup son iki tenefüstür yaptığı gibi hemen çaprazında ki sırada sessizce kitabını okuyan genci izlemeyi tercih ederdi elbette.

"Gelmeyeceğim, sen git Changbin."

"Birşey getirmemi istiyor musun peki?"

"Hayır, teşekkürler bebeğim."

Arkadaşı bu dediğine gülüp sınıftan çıkarken, Hyunjin de çok önemli olan eylemine geri döndü. Bir yandan da elindeki tükenmez kalem kapağını açıp kapatarak, sınıftaki tüm sessizliğe tezat çıtçıt sesi çıkartıyordu.

Minho'nun kaldığı sayfanın arasına ayraç koyarak, kitabını kapattıktan sonra aniden kendisine dönmesiyle afalladı Hyunjin. "Kalemle şunu yapmayı keser misin, gıcık ses yüzünden kitaba odaklanamıyorum."

"Kaç tenefüstür gözlerimi üzerinden ayırmama rağmen, kitabına rahatsız olmadan devam ediyorsun ama."

Bunu duymayı beklemediği için Minho'nun suratı şaşkın bir hâl alırken, Hyunjin bunun karşısında kıkırdamıştı. Oturduğu yerden kalkıp Minho'nun hemen önündeki sıraya oturdu ve yüzünü ona taraf çevirerek konuştu. "Seni izlediğimin farkında olduğunu biliyorum Minho."

Diğeri bununla beraber göz devirmiş ve yarım kalan kitabına devam etmişti. Hyunjin'in suratına daha büyük bir gülümseme yayıldı ve kahverengi saç tutamları gözünün önüne düşerken oldukça masum görünen genci izlemeye devam etti.

"Sapık mısın sen, ciddi ciddi soruyorum?" Siyah saçlı bununla beraber ağzından sesli bir kahkaha kaçırmıştı.

"Bak, sana öyle bir izlenim vermek istemezdim ama yemin ederim Minho, kendimi senin o güzel yüzünü izlemekten alıkoyamıyorum."

Minho konuşmamıştı. "Bu kadar güzel olduğun için tüm hata sendeyken beni suçlayamazsın, tamam mı?"

"Sus lütfen."

"Neden? Yüzün bir domatese benzerken çok tatlı görünüyorsun bence." Minho'nun eli anında yanaklarına gitmişti, adeta yanıyorlardı.

"Yüzsüz müsün sen? Sana seninle arkadaş olmak istemediğimi söylemiştim, niçin sadece rahat bırakmıyorsun?"

Hyunjin, yavaşça Minho'ya doğru eğilirken yüzlerinin arasındaki mesafe o kadar azalmıştı ki Minho, Hyunjin'in sıcak nefesini dudaklarında hissedebiliyordu. Bu garip durum ile ne yapacağını bilemezken, istemsizce geriye çekmişti yüzünü.

"Sana seninle arkadaş olmak istediğimi söyledim ve sende reddettin, şimdi artık bende arkadaşın olmak istemiyorum Minho. Buna emin olabilirsin."

blue neighbourhood ᡣ𐭩 hyunho Where stories live. Discover now