1.2

1.4K 184 157
                                    

.✞︎.

Şakaklarından aşağı akan bir damla yaş daha yüzünde yol çizip zaten sırılsıklam olan yastıkta yer edindiğinde burnunu çekerek yüzünü gıdıklayan gözyaşlarını elinin tersiyle sildi Minho. Ancak bunun bir işe yaramadığını biliyordu zira yaklaşık bir saattir durmak bilmeyen yaşların yerini başkaları almıştı bile.

Aklına daha sabah olan şeyler geldiğinde istemsizce acıyan kolunu sıvazlıyor ve zaten mahvolmuş olan moraline bir de pişmanlık duygusu eklenince daha da katlanılmaz oluyordu.

Aldığı nefes bile ağır gelmeye başladığında derin bir iç çekti ve soyunma salonundaki ani çıkışının nedenini düşünmeye başladı. O an bilinçsizce yükselip, büyük bir tepki vermişti ve bundan her zerresiyle üzüntü duyuyordu.

Şu anda hissettiği en büyük duygu ise hiç şüphesiz korkuydu.

Hissettiklerinden korkuyordu. Hissettiklerinin doğurabileceği ihtimalleri düşününce ödü patllıyordu. Başkalarının bunu farketmesi ve kendisini yargılamasından, bir şekilde ailesinin öğrenmesinden -en çok da bundan-, duygularına engel olamayıp daha da kapılmaktan ve tüm bunlara sebep olan bedenin ona karşı aynı şeyleri hissetmemesinden korkuyordu.

Minho, Hyunjin'e karşı sadece arkadaşça duygular beslemediğini farketmişti.

Onun yanındayken nefesini kesen heyecan, hissedebildiği düzensiz kalp atışları, en küçük bir iltifatında yanaklarının kızarması ve çekinmesi, vücudunun titremesi, avuç içlerinin yanması ve midesinde hissettiği o tatlı kasılmanın nedenini, her an onun yanında olmak istemesi ve sadece su içerken bile zihnine doluşan o kusursuz yüzü... O çocuk değildi ve tüm bu davranışların nedenini anlayabiliyordu. Hyunjin'den hoşlanıyordu.

Ve bundan çok fazla korkuyorudu.

Hyunjin'e böylesine çıkışarak çok büyük bir hata yaptığının farkındaydı elbet. O an için ona endişeyle bakan parlak gözleri ve yarasının üzerini okşayıp onun için endişelenmesi Minho'yu o kadar çok büyülemişti ki biraz daha bu kadar yakınında olup ona böyle bakmaya devam ederse istemsizce ağzından bir şey kaçırması, Hyunjin'i -şu anda sahip olduğu en iyi insanı- kaybetme korkusunu körüklemişti.

Hakkındaki gerçeği, kötü geçmişini öğrenmesi Hyunjin'i ondan uzaklaştırır mıydı gerçekten? Minho bunu istemiyordu.

Gerçi o an için yükselen sesi ve kendisini rahat bırakmasını söylemesi belki gerçekten de ondan uzaklaşmasına sebep olmuştu. Sonuçta kim kendisini böylesine tersleyen biriyle daha fazla vakit geçirmek isterdi ki?

Düşündüğüyle gözyaşlarının daha da şiddetlendiğini hissetti. Nasıl oluyordu da hem duygularından korkup ondan uzaklaşmak, hem de her an yanında olmasını isteyebiliyordu? Bu resmen saçmalıktı.

Dayanabilirdi değil mi bu kadar samimi olduktan sonra aniden eskisi gibi olup aralarının soğumasına? Kendini tutabilir miydi, gözleri yine kocaman okul bahçesinde onu arar mıydı, ayakları yine onun yanına götürür müydü Minho'yu peki? Bu kadar çabuk bağlanmış olamazdı değil mi Hyunjin'e? Aslında bunu anlamanın tek bir yolu vardı...

blue neighbourhood ᡣ𐭩 hyunho Where stories live. Discover now