1.4

1.5K 170 303
                                    

.✞︎.

Dakikalar dakikaları kovalarken nihayetinde teneffüs zilinin çalması ve biyoloji dersinin bitmesiyle Bay Yoo, oturduğu yerden öğrencilere eliyle çıkmalarını işaret ettikten sonra masanın üzerindeki dosyaları ve testleri hızlıca çantasına koymaya başlamıştı.

Tabii işkence gibi geçen bunca dakikadan sonra Hyunjin sınıftan çıkmak için ayaklandığında kolundan tutan el buna engel oldu. "Birlikte kantine ineriz diye düşünmüştüm. Bir şeyler içmek için yani."

Minho'nun gerçekten de bir şeyler için çabalamaya başlaması bunu farkeden Hyunjin'in suratında sıcak bir gülümsemeye neden olurken, yumuşak bir ses tonuyla konuştu.

"İnelim tabii ama beni burada bekle lütfen." Sesini kısıp devam etti. "Lavaboya gitmem gerek, sadece beş dakika."

Minho duyduğuyla hafifçe kıkırdamış ve zor durumda olduğu belli olan bedeni daha fazla bekletmeden onaylamıştı. Saniyeler sonra ise Hyunjin ışık hızında sınıftan çıkmıştı zaten.

Gülümsemesini yüzünden silmeden sırasına oturup sessizce Hyunjin'in gelmesini bekliyordu ki çok geçmeden kapalı olan sınıf kapısının büyük bir gürültüyle açılması yüzünden oturduğu yerde istemsizce irkilmişti.

"Felix... kırsaydın kapıyı." Diye sitemle konuştu Minho, içeri girip hemen yanına yerleşen kuzenine ithafen.

"Üzgünüm Hyung, sana bir şey söyleyip gitmem gerek."

"Tamam, dinliyorum."

"Belki biliyorsundur, annemler Olivia'yı ziyarete gitti birkaç gün için."

Olivia, Felix'in kız kardeşiydi.
Lisesi farklı bir şehirde olduğundan dolayı anne ve babası, iki ayda bir mutlaka ziyaretine giderdi. Tatil olduğunda Felix de onlara eşlik ediyordu bazen.

"Evet, sanırım benimkiler yemekte konuşurken duymuştum."

"İşte, ben de düşündüm ki hazır onlar evde değilken minik bir parti vereyim ama minicik yani kendi aramızda küçük bir şey."

Minho anladığını belirtircesine başını salladı ve Felix'in devam etmesini bekledi. "Ben, sen de gel istiyorum Hyung. Gelebilirsin değil mi?"

Buna karşın Minho yüzüne 'sen ciddi misin' ifadesini yerleştirmişti.

"Ya Hyung, öyle bakma. Biliyorum, ailen bu konuda biraz katı ama ben ikna ederim teyzemi. Biliyorsun beni seviyor."

'hayır felix, o taş kalpli kadın kendi de dahil bu dünya üzerindeki herkesten nefret ediyor..'

"Sanmıyorum, bir sürü kişi orada olacaksa asla izin vermez."

"Bilmek zorunda mı ki?"

Minho'nun kaşları istemsizce çatılmıştı Felix'in ne dediğini sorgular gibi. "Nasıl yani, aklından ne geçiyor tam olarak?"

"Hani ben evde tek başıma kalacağım ya Hyung. İşte ben geceleri yalnız olmaktan çok korkuyormuşum, kimse de yokmuş etrafımda gece evimde kalması için güvenebileceğim, bu yüzden ben de biricik kuzenimi iki günlüğüne evimde misafir edecekmişim."

blue neighbourhood ᡣ𐭩 hyunho Where stories live. Discover now