1.8

1.4K 165 174
                                    

kihyun voyager dinleyin, dinlettirin <3

.︎✞︎.

Garip. Garip ve trajik gelmişti Hyunjin'e az önce öğrendikleri. Az-çok farkedebilmişti anne ve babasının sorunlu olduğunu ama bu kadarını aklına bile getiremezdi.

Tek kelime çıkmadı dudaklarından duyduklarıyla ilgili. 'geçti, geçti min.' sadece bu kelimeleri söyleyebildi kollarında ağlamaktan konuşamaz hâle gelmiş bedenin saç tutamlarını şefkatle okşarken. Geçmediğini, Minho'nun izlerini hâlâ taşıdığını biliyor, görüyordu ancak her şeyin eskide, kötü anılarda kaldığını hissettirmek istemişti ona. Onun için her zaman burada olacağını göstermek istemişti.

"Ağlama artık.." diyip, kafasını göğsüne gömmüş genci oturdukları yerde dikleştirdi hafifçe.

"Ağlama-nın bana bir şey kazandırmayacağını bi-biliyorum ama.. kaybettirmiyor da. İzin ver gözyaşlarımı özgür bırakıp, rahatlayayım biraz."

"Hayır Minho, yanılıyorsun. Bu seni rahatlatmıyor. Geçmişi düşünüp gözyaşı dökmen daha da kötü hâle getiriyor seni." Diyip, ayağa kalktı Hyunjin hızlıca. Ardından tek elini hâlâ yerde oturup buğulu gözlerle kendisine bakan gence uzattı.

Minho, tereddüt etmeden kendisine uzatılan ele tutunarak ayağa kalkmış ancak uzun süredir oturmanın verdiği uyuşukluk yüzünden hafifçe tökezlemişti.

"Yürüyebilecek misin?"

Minho işittiği sözlerle şaşkın(komik) ifadesini siyah saçlıya döndürdü. "İki ayağım var değil mi?"

Hyunjin ise bunun karşısında hafifçe kıkırdamış ve omuz silktikten sonra balkon kapısından içeri girmişti. Minho da hemen arkasında takip ediyordu onu.

Salondaki büyük saat gözüne çarpınca farketti Hyunjin, saatin neredeyse ikiye geliyor olduğunu. Uzun süredir balkonda oturuyorlardı Minho ile ve zamanın nasıl geçtiğini anlamamışlardı. Gözleri hafifçe buğulanınca uykusunun geldiğini anladı. Ancak Minho'nun uyuduğundan emin olmadan içi rahat etmeyecek gibiydi. En azından bilinci tamamen kapanana dek yanında durup sonra eve gitmek şu an için en iyi seçenekti.

Aklındaki fikirle beraber arkasına dönüp araladı dudaklarını. "Odan nere-" arkasını döndüğünde Minho'nun henüz balkonun girişinde minik adımlarla ve dalgın bir şekilde yürüdüğünü görünce derin bir iç çekmişti.

Minho ise kendi dünyasında gibiydi. Başı çok ağladığı için sızlıyor, gözleri kızarıp-şiştiği için doğru düzgün açamıyordu bile. Tüm enerjisi çekilmiş gibi hissederken yürümekte zorlandığını hem o, hem de diğer beden farketmişti.

Ayaklarının aniden yerden kesilmesi ve vücudunu kavrayan nazik kollar ile anlık afallasa bile bu uzun sürmemiş, kollarını hemen Hyunjin'in boynuna dolamıştı Minho. Kafasını yumuşak bir şekilde siyah saçlının omzuna yaslarken burnuna doluşan huzur verici koku ile birlikte gözlerini yummuştu.

"Mutfağın karşısındaki oda." Diye mırıldandı Minho kısık sesle. Hyunjin ise tam dudaklarını aralamış soracakken aldığı cevapla buna gerek kalmamış ve yerini birkaç saat önce öğrendiği mutfağa doğru yürümeye başlamıştı.

blue neighbourhood ᡣ𐭩 hyunho Where stories live. Discover now