1.0

1.4K 205 141
                                    

.︎✞︎.

Yavaş yavaş bilinci açılmaya başladığında başını yasladığı sert zemin, tanıdık geldiği gibi tüm zihnini mayıştıran şekerli koku ve yüzünde hissettiği ılık nefes yüzünden gözlerini açmadan önce nerede olduğunu sorgulamaya başladı Hyunjin.

'Kütüphane' ve 'Minho' isimleri zihninde dolaşmaya başladıktan saniyler sonra aklına gelen şeyle gözlerini aniden açtığında oturduğu yerden bir hışımla kalkarken sandalyenin yeri boylayıp, ses çıkarması umursayacağı en son şey bile değildi.

O sırada kahverengi saçlı da gürültü yüzünden gözlerini yavaş yavaş açmış ve etrafa bakınırken neler olduğunu kavramaya çalışmıştı.

Kararmış hava yüzünden içerinin az biraz aydınlanmasını sağlayan tek şey olup, pencerelerden içeri giren ay ışığının güçsüzlüğü bile Minho'nun karşısında şok gözlerle kendisine bakan bedeni kısa zamanda farketmesini engelleyememişti.

Aniden panikleyerek olduğu yerden kalkarken endişeyle konuşmuştu Minho. "Aman Tanrı'm Hyunjin! Hava kararmış biz burada ne arıyoruz!?"

"Ben... uyuya kalmışım sanırım."

"Ne?"

"Üzgünüm, seni uyandıracaktım ama uyuya kalmışım."

Minho, olanlara hâlâ anlam veremezken hızlıca cebinden telefonunu çıkarıp saati kontrol etmiş ancak gördüğüyle ikinci bir şok daha geçirmişti.

"Saat akşamın dokuzu Hyunjin! Bu kadar saat nasıl uyuya kalmış olabilirim ki? İnanamıyorum." Minho hararetli bir şekilde siyah saçlıya ithafen konuşurken daha çok kendini suçluyor gibiydi.

"Nasıl çıkacağız buradan peki?" Telefonuna tekrar bir bakış attıktan sonra istemsizce yutkunmuştu. "Elli yedi cevapsız arama mı? Mahvoldum ben..."

"Öncelikle sakin ol Minho. Saçma bir korku filminde değiliz. İçeride hademe kalıyor, gidip isteriz anahtarları."

"Hademe okulda mı kalıyor?"

Başıyla onayladı Minho'yu Hyunjin. Minho ise bunun için sevinse mi, üzülse mi bilememişti. Şu an en son istediği şey eve gitmekti. Ama bir şekilde yüzleşecekti zaten, bu yüzden bir şey yapmadan telefonunu cebine koydu ve kütüphaneden çıkmak adına adımlarını kapıya doğru atmaya başladı. Hyunjin de hemen peşinden gitmişti.

Hademenin odasına gitmiş ve uyuklayan adamı istemeyerek de olsa uyandırdıktan sonra yardımıyla okuldan çıkmışlardı.

Ayakları onları evlerinin yoluna atmıştı kısa zamanda. Yavaş yavaş yürürken dakikalar sonra evlerinin ayrımına geldiklerinde bakışları kesişti anlık.

"Minho."

"Efendim?"

"Evine bırakayım mı seni? Her şey benim yüzümden oldu zaten. Evin biraz uzak, tek başına gitmen tehlikeli olabilir." Diye sormuştu Hyunjin, bakışları Minho'nun ürkek bakışlarını bulurken.

blue neighbourhood ᡣ𐭩 hyunho Where stories live. Discover now