2.3

1K 135 194
                                    

bölümü bu fic için en büyük motivem olan rachyura askıma ithaf ediyorum 😗😗

iyi okumalae 🤡💖

.︎✞︎.

Çiftin adımları sessiz bir şekilde okul yoluna doğru atıyorken Hyunjin, bu sessizliği kırmak adına konuşan ilk kişiydi.

"Bana hâlâ kızgın mısın?"

Minho'nun adımları yavaşlarken sormuştu. "Ne için?"

"Neyden bahsettiğimi biliyorsun Min."

Derin bir nefesi içine çekip döktü içini Minho. "Tamam, kabulleniyorum. İlk başta bana, ailenin benim senin sevgilin olduğumu bildiğinden bahsetmemene biraz sinirlendim ama şu an minettarlık dışında bir şey hissetmiyorum." ve belki biraz da kıskançlık..

"Ebeveynlerin de senin gibi kusursuz kişilikte Hyunjin, çok... çok güvende hissettirdiler. Onlarla tanışmanın bu kadar güzel geçeceğini, özel olacağını asla düşünmezdim inan bana. Yani hayır, kızgın veya kırgın değilim. Tek hissettiğim şey minnettralık."

Sevgilisinin dudaklarından dökülen her bir kelime uzun olanın yüzündeki gülümsemenin büyümesine sebep olurken tek istediği şu an onun küçük bedenini kolları arasına alıp sıkıca sarılmaktı. Sanki tüm gece bunu yapmamış gibi.

"Böyle düşünmen beni ne kadar sevindirdi bilemezsin. Emin ol ben de onlarla bu kadar iyi anlaşacağını düşünmezdim. Ama şimdi artık sen de onların oğlusun, annemi duydun."

Hafifçe kıkırdadı Minho. "Ah, evet. Tüm hayatımda almadığım kadar çok ebeveyn sevgisini sadece bir gün içinde aldıktan sonra ben de onları annem ve babam olarak görüyorum artık."

Minho'nun yüzündeki gülümseme aynıyken, Hyunjin'inki yavaştan silinmişti. Uğruna hayatını adayabileceği genç kesinlikle böyle bir hayatı hak etmiyordu.

Sıradan konuşmalarla geçen birkaç dakikanın ardından sonunda okula vardıklarında bekletmeden bahçeden içeri girdiler.

"Min, çantalarımızı sınıfın içine bırakıcağım. Sen bizim çocukların yanına git, gelirim ben de birazdan."

"Peki~"

Oldukça ağır olan çanta sırtından nihayet alındığında kahverengi saçlı rahat bir 'oh' çekip arkadaş grubunun her zaman oturduğu banka doğru yürümeye başladı yavaş adımlarla.

Derken başka bir şey çekmişti dikkatini.

Bahçenin biraz daha ıssız bir köşesinde Chanhee ve Dongheon vardı. Dongheon, Chanhee'yi duvarla arasına almış yüzündeki kızgın ifadeyle uzaktan duyulması güç şeyler haykırıyordu yüzüne. Boynundaki ve kolundaki damarlar belirginleşmiş ve suratı sinirden dolayı kızarmıştı. Chanhee ise yüzünde yol çizen yaşlarla birlikte başını eğmiş bir tepki vermiyor ancak duvarla bütünleşmeye çalışıyor gibiydi.

Minho, sinirin tüm vücuduna hücum ettiğini farketti ve tereddütsüzce kimsenin karışmaya tenezzül etmediği ikiliye doğru ilerlemeye başladı.

blue neighbourhood ᡣ𐭩 hyunho Where stories live. Discover now