0.8

1.5K 205 87
                                    

.︎✞︎.

Yanaklarını avucu arasına almış, tamamen dış dünyadan kopmuş bir şekilde düşüncelere dalmıştı yine Hyunjin. Şu an arkadaşlarıyla ders zilinin çalmasını her zamanki banklarında otururarak bekliyorlardı. Diğerleri sohbet ederken onun aklı hâlâ dün yaşadıklarındaydı tabii. Zihnine doluşan her bir sahneyle kalbinin hızlandığını hissederken yüzünde şapşal bir gülümseme oluşuyor ama sonra kafasını karıştıran o şeyi hatırlayınca istemsizce kaşları çatılıyordu.

Güneşin batmasına az kala götürmüştü Minho'yu evine. Aslında aklında öyle bir şey yoktu ancak Minho'nun elma bahçesinde çok eğlendiğini görünce ânı bozmak istememişti sadece. Minho'yu evinin önüne bıraktığı zaman onun yüzündeki endişe ve korku dolu bakışlar dikkatinden kaçmamıştı. Hyunjin'e iyi günler dilerken sanki o eve hiç girmek istemiyormuş gibi yavaş ve tereddütle atıyordu adımlarını. Bunun nedenini istemsizce merak etmişti ve bu merak dün gece iyi bir uyku çekmesine izin vermemişti Hyunjin'e

"Hyunjin, bir sorun mu var?"

İsmini duymasıyla bakışlarını zeminden çekmiş ve Jeongin'e döndürmüştü. Onun yüzündeki merakı farkedince gerginliğini yüzüne yansıttığını anlaması zaman almamıştı. Tamamen sahte bir şekilde gülümseyip başını olumsuz anlamda iki yana salladı. "İyiyim Jeongin, bir sorun yok." Derken.

Saniyeler sonra bakışlarının kesiştiği bedeni farketmesiyle merakla süzmeye başladı onu, görünürde korkması gereken herhangi bir şey yoktu neyseki. Ardından kalbinin teklemesini sağlayacak o şey yaşandığında heyecandan ne yapacağını bilemedi. Minho, gözbebeklerini üzerinde ayırmazken dudaklarına şirin bir gülümseme yerleştirmiş ve kendisine el sallamıştı.

O da yüzüne kocaman bir gülümseme yerleştirip heyecanla elini salladı kendisine. Ardından Minho, önüne dönmüş ve büyük meşenin oradaki tekli banka otururken çantasından çıkardığı kitabını okumaya başlamıştı.

Dünden sonra aralarında bir yakınlık oluşması gayet muhtemeldi tabii. Bu düşünce; yüzünden hiç silinmeyen gülümsemenin daha da büyümesine yol açmıştı Hyunjin'in, göz bebekleri hâlâ kitabını okuyan gencin üzerindeyken.

Seungmin, önce bakışlarını deli gibi sırıtan arkadaşının üzerinden çekmiş sonra da Chan'a döndürmüştü bir cevap beklercesine. Chan'ın derin bir iç çekip olumlu anlamda başını sallamasıyla, gözbebekleri tekrar Hyunjin'i bulmuş ve dudaklarını aralamıştı.

"Hyunjin?"

Siyah saçlının bakışları anında Seungmin'i buldu. "Efendim?"

"Yanlış anlamazsan bir şey soracağım."

"Tabii sor."

"Sen ile..." biraz duraksamıştı. " Minho Hyung arasında bir şey mi var?"

Gergince yutkundu Hyunjin, duyduğuyla soruyla. Gözleri arkadaşlarının üzerinde gezmeye başlarken onların da tıpkı Seungmin gibi merakla kendisine baktıkğını farketti. Herkes bir cevap bekliyor gibiydi.

"Aramızda bir şey yok Seung."

Bakışlarını tekrar banktaki bedene çevirip devam etti. "İkimizin arasında bir şey yok ama benim kalbimde ona karşı çok yoğun duygular var."

Devam etti. "O pazar günü, kilisede Minho'yu ilk gördüğüm günden beri yemin ederim bir saniye olsun aklımdan çıkmıyor. İstemsizce onu düşünürken bir bakıyorum gözbebeklerim onun üzerinde. Bu benim elimde olan bir şey değil, sanki kalbim ve beynim anlaşmış da sırf Minho'yu görmek için bedenimi benden izinsiz hareket ettiriyorlar. Nedenini de biliyorum aslında..." Bakışlarını Minho'nun üzerinden çekmiş ve tekrar arkadaşlarına döndürmüştü. "Ben Minho'dan hoşlanıyorum... hatta belki daha fazlası, aşığım." Onların bir şey demesini beklemeden devam etti. "Büyük ihtimalle saçma gelecek size, 'bu kadar kısa zamanda nasıl aşık olursun?' diyeceksiniz ama yemin ederim ona karşı hissettiğim duygular, öyle basit duygular değil."

blue neighbourhood ᡣ𐭩 hyunho Where stories live. Discover now