1.7

1.3K 165 595
                                    

öncelikle şunu söyliyim watty tarihinde benim yazdığım en uzun bölüm oldu(3000 kelime) bu yüzden zaten parçalara ayırdığım için dinlene dinlene okuyabilirsiniz.

onun dışında sözlü ve fiziksel şiddet sahneleri var şimdiden uyarımı yapayım.

yorum yaparak, yazmaktan mahvettiğim parmaklarımın karşılığını verebilirsiniz, iyi okumalar <3

.︎✞︎.

Üç yıl önce
____________

Henüz on beşinde olan Minho için sıradan bir sabah daha; okula gideceği ve eve gelip ders çalıştıktan sonra bunları tekrarlayacağı. Sıradan ve bir o kadar sıkıcı.

Üniformasını titizlikle giyip, kitaplarını çantasına yerleştiriyor düzenli bir şekilde. Liseye henüz bu sene başlamış ama sorumluluğunu bilip, güzelce üstesinden gelebiliyor. Belki de tek seçeneği bu olduğundan.

Boy aynasının karşısına geçip bakıyor kendindeki her bir detaya sonrasında. Güzel bulmuyor kendini ya da yakışıklı ya da tatlı. 'hiçbir şeysin lee minho.' diye geçiriyor içinden. Haklı. O kimsenin farketmediği, arkadaş olmak istemediği, öğretmenlerinin bile ismini unuttuğu görünmez çocuk Minho.

Hiçbir şey.

"Hazırlandın mı Minho? Geç kalacaksın!"

"Evet Anne! Çıkıyorum."

Çantasını sırtına asıp yola koyuluyor. Yine de kabul etmeli ki lise ortaokuldan daha güzel. Farklı bir ortam ve tanımadığı bir sürü kişi.. rahatsız değil aksine onların hayatları hakkında tahminler yürütüp kendince bir oyuna çeviriyor bunu. Yalnızlık derecesi göz yaşartıcı ama gerçek.

Kimse yok etrafında ilgisini çeken.

Ah- belki sadece o; Do Hanse.

Okula girdiği gibi yine gözüne çarpıyor o güzel oğlan. Yaşıtlar ve aynı sınıftalar ama diğerinin onun varlığından haberbar olmadığına emin. Do Hanse.. o herkesin arkadaş olmak isteyeceği kusursuz biri.

Ama Minho için işler farklı. Onun Hanse'ye duyduğu hayranlık başka bir seviyede. Öyle ki bazen sadece oturup uzaktan izlerken güzelliği ile ilgili düşündüklerini günlüğüne yazıyor. Başlarda günlük olarak kullansa bile şimdi bundan şüpheli; çünkü bu defter artık 'Do Hanse'yi Övme Defteri'ne dönmüş vaziyette. Ne yapabilir ki? Gidip her şeyi yüzüne söyleyecek değil ya.. ama keşke söyleyebilse. Keşke bir kerecik çekingenliğini kırabilse.

Minho, arada kaçamak gözlerle Hanse'ye bakıp defterine bir şeyler karalıyor. Ki asla hayal edemeyeceği o şey yaşanıyor sonra; Hanse etrafındakileri görmezden gelip yüzündeki gülümsemeyle Minho'ya el sallıyor.

Evet, bu kesinlikle Minho'nun hayal ürünü falan olmalı ya da sadece sürekli ona baktığı için dikkatini çekmiştir doğal olarak.

Her ne olursa olsun Minho şu an avazından çıktığı kadar şiddetle çığlık atmak istiyor. Saniyeler geçse de Hanse, çekmemiş gözlerini üzerinden. Sanırım karşılık bekliyor ama Minho'nun vücudu uyuşmuş gibi kaldıramıyor kolunu, sallayamıyor elini. Yanakları kızarıyor, kalbi deli gibi ağzında çarpıyor.

blue neighbourhood ᡣ𐭩 hyunho Where stories live. Discover now