3. Bölüm

735 27 39
                                    

Kana yumuşak çarşaflara dolanmış bir halde mışıl mışıl uyuyordu. Yüz üstü uzanmıştı ve bir kolu yastığın altındaydı. Üstündeki örtü sadece dolgun kıçını kapatıyordu. Uzun bacakları örtünün altından çıkmıştı. Çıplak sırtı ve kavisli beli de öylece açıkta duruyordu.

Bacaklarına dokunan bir şeyin hissiyle huzursuzca kıpırdandı. Tatlı uykusunu bölen şeye gözlerini açmadan huysuzca mırıldandı. Fakat bacaklarını rahatsız eden şey her neyse durmadı ve gittikçe yukarılara tırmandı. Baldırlarına ulaştığında daha çok gıdıklandı. Sıcak bir nefes ve nemli dudaklar cildinde gezindi.

Kana onu uykusundan eden şeyden kurtulamayınca ne olduğuna bakmak için tamamen uyandı. Kafasını arkaya çevirdi. Suppasit eğilmiş bir köpek gibi onun bacak arasını koklayıp öpüyordu. Kana bu görüntü karşısında ağzından kaçan bir iniltiyi engelleyemedi. Suppasit'in iri gözleri Kana'ya çevrildi.

Kana'nın uykulu gözleri, darmadağın kabarık saçları, şişmiş kırmızı dudakları Suppasit'in bir iç çekmesine sebep oldu. Esmer vücudunu saran örtüyü çekti ve yumuşak poposunu açığa çıkardı. Kıçını, bel çukurunu, sırtını, ensesini öperek yavaşça ilerledi. En son pembe yanakları ve sulu dudakları öptü.

"Günaydın güzelim..." Suppasit'in hırıltılı alçak sesi onun da henüz yeni uyandığını belli edercesine kalındı.

Kana gülümsedi. "Günaydın canım..."
Bebek gibi sesiyle mırıldandı.

Suppasit biraz geri çekildiğinde Kana yatakta sırt üstü döndü. Suppasit saniyesinde onu kucakladı ve yüzünün her yerini öpmeye başladı. Kana altında sevimli kıkırtılar çıkarıyordu.

Odanın kapısı tıklatıldı. Kana susup soran gözlerle Suppasit'e baktı.

"Bize kahvaltı getirmelerini söylemiştim. Gerçi benim kahvaltım tam da önümde ama..."

Suppasit düzgün dişlerini göstererek sırıttı. Kana onun kolunu sıktırdı. "Suppasit!"

Suppasit ayağa kalkmadan önce sesli bir kahkaha attı. Kana üstündeki örtüyü düzeltip yatağın içine kıvrıldı.

Suppasit kapıya doğru ilerlerken Kana onu izledi. Adamın altında kalçalarını sıkı sıkı saran baksırdan başka bir şey yoktu. Bacakları Kana'nın bacaklarına göre daha kalın ve kaslıydı. Üst bedeni güzel bir oranda yapılıydı. Kas yığını gibi gözükmüyordu ama bakıldığında güçlü olduğu anlaşılıyordu. Cildi kusursuz bir beyazdı. Hareketleri zarifti. Kendisinden emin bir yürüyüşü vardı.

Kana aklından geçenlerle yattığı yerde kızardı. Örtüyü çekip yüzünün yarısını kapattı.

Suppasit kapıyı açtı ve görevliye kahvaltıyı yatağa yerleştirmesini istedi. Görevli adam yatağın içinde bekleyen Kana'yı gördü. Birkaç saniye bakışları esmer çocuğun üstünde takılı kalınca arkalarından Suppasit'in uyarıcı öksürüğü duyuldu. Görevli bakışlarını Kana'nın üstünden çekip telaşla işini halletmeye koyuldu.

Kahvaltı hazır olduğunda görevli odadan çıkmak için başı eğik bir şekilde kapıya ilerledi. Tam kapının eşiğinde Suppasit onu kolundan yakaladı. Ağzını adamın kulağına yaklaştırıp sadece onun duyabileceği şekilde ürpertici bir tonda fısıldadı.

"Aklın varsa bir daha karşıma çıkmazsın."

Görevli adam korkudan titreyerek kaçtı. Suppasit kapıyı kapatıp kilitledi. Yatağa gitti. Kana örtünün altından çıkmış küçük suratında şaşkınlıkla yatağı kaplayan yiyeceklere bakıyordu. Suppasit yanına oturduğunda Kana heyecanla ona döndü.

Poker Face /MewGulfWhere stories live. Discover now