15. Bölüm

509 22 40
                                    

Mekanın çıkışında Suppasit ona uzatılan arabasının anahtarını valenin elinden koparırcasına aldı. Adam şaşkınlıkla arkalarından bakakaldı. Suppasit ise çoktan Kana'yı arabaya bindirmişti.

Gecenin bir yarısı olduğu için sokaklar ıssızlaşmıştı. Suppasit otoyolda son sürat sürdü. Kaldıkları otele varmadan karanlık bir köşede durdu. Durdukları yer bir deponun arka kısmı gibiydi. Bu yüzden arabalardan ve insanlardan uzaktaydı. Kana mekanın boşluğu karşısında ürperdi. Suppasit'in kötü bir şey yapacağını düşünmüyordu ama yine de kendini korkmaktan alıkoyamıyordu.

"Suppasit kızmadan önce bir dinle lütf-"

"Dinlemek mi?! Yaptığın saçmalıkları bir daha mı anlatacaksın bana?! Bırak dinlemeyi senin o dilini koparacağım! Bakalım elalemin adamlarını yalayabilecek misin bir daha!!"

Adamın öfkeyle haykırışı ağzından tükürükler saçılmasına neden oldu. Kana duydukları karşısında bu sefer sinmek yerine içini dolduran aynı ateşle karşılık verdi.

"Sana ne demeli peki?! Gözlerimin önünde o kadınla nasıl bakıştığını, ona nasıl arsızca güldüğünü anlat sen de!!! Ben olmasam onu nasıl yatağa atacağından bahset! Hatta ben varken bile onu zevkle sikebile-"

Suppasit sertçe yakasına asılınca Kana'nın hiddetli sözleri yarıda kesildi. Adamın diğer eli yumruk olmuş havada asılı kalmıştı. Bu görüntü Kana'yı daha da alevlendirdi.

"Vuracak mısın bir de!! Vur o zaman! Hadi ne duruyorsun?!"

Suppasit sıkılı dişlerinin arasından öfkeyle bağırdı. Yumruk halindeki elini torpido gözüne vurdu ve kapağı yamulttu. Kana'nın yakasını bırakıp hızla arabadan indi. Kendini sakinleştirmek için derin soluklar alıp verirken elleri saçlarını çekiştiriyordu. Olduğu yerde öfkeyle ileri geri adımlıyordu.

Kana ise olduğu yere yapıştırılmış gibi kımıldamadan oturuyordu. Gözleri torpido gözündeki göçüğe sabitlenmişti. Tüm vücudu hızlı hızlı aldığı nefeslerden sarsılıyordu. Gözyaşları hissettiği korku ve gerilimden irice dökülüyordu. Ellerini az önce Suppasit'in sıkı sıkı tuttuğu yakasına götürdü. Kollarını kendi vücudunun etrafına doladı.

Suppasit ne kadar uğraşsa da sinirini bir türlü bastıramıyordu. Yeniden arabaya bindi. Kana'yı tutup kucağına çekerken sertçe yapıştı ağlamaktan kızarmış dudaklarına. Kana refleks olarak kendini kurtarmaya çalıştı ama Suppasit onu sıkıca tutuyordu. Çocuğun kıyafetlerini bir bir söküp atıyordu üstünden. Gömleği yırtılmıştı hatta.

Suppasit'in hareketleri sert ve can yakıcı olsa da Kana karşı gelmekten vazgeçti. Aynı şekilde adamın yakasına asılıp gömleğini çözmeye başladı. Suppasit'ten gelen öpücüklere hırpalansa bile karşılık veriyordu.

Kana'nın üstünde hiçbir giysi kalmadı. Ayakkabıları bile ayağından çıkmış koltukların arasına düşmüştü. Suppasit'in de gömleğinin tüm düğmeleri açıktı. Gömleği hâlâ omuzlarından sarkıyordu ama geniş göğsü ve kaslı karnı çıplaktı. Pantolonunun kemeri çözülmüştü.

Suppasit diğerini kucağında döndürdü. Kana'nın sırtı Suppasit'in göğsüne yaslanacak şekilde oturuyordu. Çocuğun ince bacaklarını havaya kaldırdı. Uzun parmaklarını kendi ağzına sokup yaladı ve hızla Kana'nın deliğine götürdü.

Kana bir çığlıkla başını arkaya attı ve Suppasit'in omzuna yattı. Suppasit onu zalimce parmaklarken Kana koltuğun başlığına ve kapının yanına tutunmaya çalışıyordu. Bacakları titriyordu. Ayakları ön cama dayanmıştı. Suppasit diğer eliyle Kana'nın penisini tutup okşadı. Kana muhtemelen dışarıdan bile duyulabilecek yükseklikte inliyordu.

Esmer çocuk orgazma yaklaştıkça titremeye başladı. Bacakları kontrolsüzce çırpınıyordu. Ön cama ve direksiyona tekmeler indiriyordu. Suppasit, Kana'nın deliğindeki parmaklarını çekti. Kana'nın çenesini tuttu. Parmaklarını kaplayan kayganlık Kana'nın suratına bulaştı. Uzun çizgiler halinde ıslak izler bıraktı.

Kana kadar Suppasit de nefes nefese kalmıştı. Alnında terler parlıyordu. Kana'nın çenesini tutan eli sıkılaştı ve çocuğun suratını kendine yaklaştırıp dudaklarına kapandı.

Suppasit, Kana'nın penisini okşadığı elini sıktı ve başındaki yarığa tırnağını bastırdı. Tam o anda Kana, Suppasit'in öpücüğünün içine doğru bağırarak boşaldı. Beli yukarı kavislenmişti. Çırpınıp duran ayakları korna düğmesine denk gelince Kana'nın zevk dolu haykırışı gürültülü sesin altında kamufle oldu.

Suppasit'in avuç içi Kana'nın sıvısı ile dolmuştu. Birkaç saniye boyunca okşamaya devam etti ve Kana'nın rahatlamasına yardımcı oldu. Kana bayık gözlerini arabanın tavanına dikmiş, sık nefesler alıp veriyordu.

Suppasit diğerinin terlemiş saçlarından öperken sık soluklarının arasında fısıldadı.
"Tamam... Sakiniz... Sorun yok..."

Kana kafasını çevirip adamın terli ve kırmızı suratına baktı.
"Suppasit..."

Suppasit onun konuşmasına fırsat vermedi.
"Üzüldüğünü ve sinirlendiğini biliyorum güzelim ama orada yaptığım bir kandırmacaydı. Diğerlerinin dikkatini dağıtmaya çalışıyordum. O kadından hiç hoşlanmadım. Ben senden başkasını asla istemiyorum. Seni çok seviyorum."

Çocuğun yanağından öptü.
"Fakat senin yaptığın beni aşırı sinirlendirdi. O masada bir sorun çıkarmamak için o kadar sıktım ki kendimi. Sonra sana bağırdım ve az kalsın vuracaktım. Ya öfkemi kontrol edemeyip sana zarar verseydim? Kendimi bir daha nasıl affederdim?"

Kana'nın yüzü buruştu. Ağlamaya başladı. Hıçkırıklarında üzüntü ile karışık endişe de vardı.
"Özür dilerim... Lütfen... Beni bırakma... Bir daha yapmayacağım söz veriyorum. Lütfen..."

Suppasit tek koluyla Kana'nın çıplak vücudunu sıkıca sardı. Diğer eliyle çocuğun gözünden akan yaşları yakalayıp siliyordu. Alnından ve elmacık kemiklerinden öperken alçak seste sakince mırıldandı.
"Şşşştt... Seni ne olursa olsun bırakmayacağım bebeğim. İkimizde hatalıyız. Senin kadar ben de özür dilerim. Bu olay ikimize de ders olacak. Bir daha birbirimizi sinirlendirecek şeyler yapmaktan geri duracağız. Anlaştık mı?"

Kana'nın ağlaması kesilmişti. Arada bir minik iç çekişler çıkıyordu dudaklarından. Başını uysalca sallayıp onayladı. Parlak gözleri Suppasit'e bakıyordu. Suppasit Kana'nın göz bebeklerinin içinden kayıp giden onlarca duyguyu görebiliyordu. Aşk, hayranlık, muhtaçlık, ait olma...

Suppasit ona gülümseyip dudaklarından öpene kadar esmer çocuğun gözlerinden birçok duygu daha geçip gitti.
"Hadi seni giydirelim. Böyle daha fazla durma. Üşütebilirsin."

Kana kalkmak için hareketlendiğinde Suppasit'in penisinin pantolonunun içinde hâlâ sert olduğunu hissetti. Suppasit'in sadece Kana ile ilgilendiğini ve kendisine hiç dokunmadığını hatırladı. Kana kalçalarını sertliğin üstüne bastırdı.
"Sen ne olacaksın? Rahatlamak istemiyor musun?"

Suppasit alt dudağını ısırdı. Birkaç saniye gözlerini kapatıp sonra açtı. Kana'nın meme ucuna baş parmağı ile bastırdı. Kana irkildi ve küçük bir ses çıkardı ağzından.
"Kendimi otele kadar tutmaya karar verdim. Umarım odaların ses yalıtımı vardır. Yoksa diğer odadakiler bu gece pek uyuyamayacak."

Kana çok heyecanlanmıştı ve bunu tekleyen solukları ile belli etmişti. Yüzü cüretkar bir gülümseme ile aydınlandı. Suppasit'in çenesini tutup kendisine yaklaştırdı. Adamın dudaklarını yalayıp nefesini üfledi. Kendi mezarını kazıyordu belki ama artık bunu yapmaktan korkmuyordu.
"Beni sesim kısılana kadar bağırt tüm gece Suppasit..."

Hellooo. Vize haftam geldi bu yüzden bölümlere biraz ara veriyorum. Anlayış göstereceğinizi düşünüyorum. Sizleri çok seviyorum. Umarım beğenirsiniz ❤️🥰

Poker Face /MewGulfDonde viven las historias. Descúbrelo ahora