22. Bölüm

291 23 16
                                    

Kana soyunma odasındaki tekli koltuğa oturmuştu. Kapının dışındaki adam sertçe kapıya vurduğunda hızla burnunu çekip ıslak yüzünü kuruladı. Kapıya ilerleyip açtı. İri yarı suratsız korumanın önderliğinde sahneye doğru ilerledi.

Uzun zaman sonra yeniden tenini büyük oranda açık bırakan sahne kıyafetlerinin içinde kendini rahatsız hissediyordu. Topuklu çizmeleri ile her an dengesini kaybedip düşecek gibiydi.

İçerisi kalabalıktı. Mekanın tam ortasında Kana'nın dans edebileceği bir sahne vardı. Kana oraya yaklaştıkça sahnenin kenarlarına koyulmuş vip koltuklardan birinde Felix'in oturduğunu gördü. Suppasit'i de sıkıca yakalamış yanında tutuyordu.

Arkasındaki koruma Kana'yı sırtından itekleyip sahneye savurdu. İçerisi mavi ve mor renklerinin ağırlıklı olduğu neon ışıklandırmalar ile yarı karartıldı. Mekanda hiçbir şeyden haberleri olmayan müşteriler dans etmeyi, içkilerini içmeyi ve yüksek sesle sohbet etmeyi bıraktılar. Herkes şaşkınlıkla değişen atmosfere dikkat kesilmişti. Ve sahnenin ortasında dikilen uzun ve ince vücutlu dansçı çocuğa...

Müzik çalmaya başladığında Suppasit oturduğu yerden Kana'nın tir tir titreyen çıplak bacaklarını görebiliyordu. Elinden bir şey gelemediği için o kadar sinirliydi ki. Kurtulmak için hareketlendiği her an onu tutan kollar sıkılaşıyordu.
Buna rağmen Felix ve adamları ne kadar güçlü olsa da Suppasit bir boşluk yakaladığında onlarla başa çıkabileceğini biliyordu. Fakat yakın zamanda bu mümkün olacak gibi gözükmüyordu. Ters bir hareketi hem kendisine hem de Kana'ya zarar verirdi. Felix'in elindeki tabanca Suppasit'in bel çukuruna bastırılmış haldeyken hareket etmek çok da akıllıca durmuyordu. Yanı başlarında dikilen adamların hepsinin pantolon kemerlerine takılmış birer silahı olduğunu görüyordu ve bir tanesini kapıp Felix'in kafasına sıkmayı çok istiyordu. Ama bunu yaptığı an Felix'in korumalarının da kendisine ve Kana'ya birer kurşun ateşleyeceklerini biliyordu.

Şarkının ilk melodileri mekanda yankılandığında Kana titrek eliyle soğuk metal direğe tutundu. Vücudunu bastırdı. Belini kıvırdı. İki eliyle tutunup kendini havaya kaldırdı ve direğin etrafında döndü. Hareketleri hüzünlü ve isteksizdi. Gözünden sessiz sedasız yuvarlanan gözyaşları dansı daha karamsar bir hale sokuyordu. Tabi onun bu çaresizliğini görebilen ve bundan zevk alan Felix haricinde kimse dans gösterinde yanlış giden bir şeyler olduğunu anlamamıştı. Heyecanlı kalabalık sürpriz gösteriden gayet memnun kalmıştı.

Suppasit ise esmer çocuğun kendisinden birkaç metre uzakta olmasına rağmen ona sahip çıkamıyor oluşuna öfkeliydi. Özellikle mekandaki diğer insanların dikkatleri Kana'yı buldukça ve beğeni nidaları kulaklarına ulaştıkça oturduğu yerde yumruklarını sıkmaya başlamıştı. Kana'nın ağzından çıkan ama yüksek müzik yüzünden duyulmayan bir hıçkırık Suppasit'in sınırlarını kıran şeydi. Oturduğu yerde çırpındı ve bu hareketine hazırlıksız yakalanan Felix'in kolları bir an gevşedi. Suppasit yumruk yaptığı elini Felix'in gırtlağına vurdu. Kötü adamın nefesi kesildi ve oturduğu yerde öne eğilip öğürdü. Suppasit hemen ayaklanıp sahneye koşmaya başladı.

Dört bir yana saçılmış korumalar vakit kaybetmeden yanlarında bittiler. Suppasit daha sahneye adım atamadan yeniden yakalandı. Öfkeyle haykırıp önüne geleni yumruklayıp tekmeledi. Belli düzeyde zarar vermiş olsa da sayıca fazla ve eğitimli olmaları onların avantajınaydı.

Felix tek eliyle boğazını ovuşturarak geldi. Adamın suratı sinirden kıpkırmızı olmuştu. Korumalar Suppasit'i sıkıca tutarken onlara yaklaştı ve yumruk yaptığı kocaman eliyle Suppasit'in suratına nişan aldı. Burnuna inen darbe Suppasit'in gözlerinin kararmasına ve onu tutan kollar arasında sarsılmasına neden oldu. Daha kendine gelemeden yanağına inen ağır tokat yeniden kafasının bulanmasına neden oldu. Kolları geriye kıvrıldı ve elleri arkasından sıkıca tutuldu. Felix'in bükülmüş dizi sertçe Suppasit'in midesine indi. Suppasit inleyerek öne eğildi. Korumalar Suppasit'i yüz üstü yere yatırdılar. Hâlâ arkadan kollarını sıkı sıkı tutuyorlardı. Felix burnundan solurken dizlerini büküp Suppasit'in yanına çömeldi.

"Gösterimi mahvetmene izin verir miyim sanıyorsun? Uslu dur. Canımı sıkma."

Tekrar ayağa kalkıp sahne önündeki koltuğuna geri oturdu. Suppasit tüm vücudu soğuk zemine bastırılmış halde yüz üstü yatarken burnundan oluk oluk akan kan yüzünün altında birikiyordu. Kana'nın dehşet içindeki bakışları ile karşılaştığında gülümseyecek hali bile kalmamıştı. Farkında olmadan dolan gözleri ile yattığı yerde Kana'yı izlemekten başka bir şey yapamıyordu.

Kana birkaç dakika içinde gerçekleşen olaylara korkuyla şahit olmuştu. Bir an sahneden inmek için hareket ettiğinde üstüne doğrultulan silah yüzünden ağlayarak dans etmeye devam etmişti. Suppasit'in vücuduna inen her sert darbede Kana elinin altındaki direği sıkmıştı. Sanki saatler gibi gelen ama en fazla beş dakika süren gösteri sonrası sahneden indirilmiş ve ite kakıla yeniden kumar oynadıkları odaya götürülmüştü. Gözleri ise hemen arkasından sürüklenen Suppasit'in üstünden ayrılmamıştı.

Geniş odaya girdiklerinde Felix adamlarına kafasını salladı ve adamları geri çekildi. Kana koşarak sevdiği adama sarıldı. Suppasit de hızlı adımları ile esmer çocuğu yarı yolda karşıladı. Kana hıçkırıp Suppasit'in saçlarına tutundu. Suppasit'in kolları sıkıca Kana'yı sardı.

Kana gözyaşlarından buğulanmış gözleri ile Suppasit'e baktı. Adamın burnundan akan kan dudaklarına bulaşmış ve çenesinden süzülüp gömleğini lekelemişti. Kana uzanıp titrek elleri ile sevgilisinin yüzüne bulaşan kurumuş kanları silmeye çalıştı. Suppasit onun ellerini tutup bileklerinin içine öpücükler bıraktı. Baş parmakları ile Kana'nın ağlamaktan birbirine yapışmış kirpiklerini kuruladı.

"Sorun yok bebeğim. Çok iyi idare ettin."

Kana'nın alt dudağı titredi. Yeniden uzanıp Suppasit'i göğsüne sarıldı. Arkalarından Felix'in sert sesi duyuldu.

"Tamam, bu kadar yeter. Hâlâ bitirmemiz gereken bir oyun var. Yerlerinize geçin."

Suppasit kızarmış gözlerini Felix'in çirkin suratına çevirdi.
"Yeter artık! Bitti senin o bütün iğrenç oyunların! Ne söylediysen yaptık. Daha ne istiyorsun?"

Felix öfkeyle kükreyerek üstlerine yürüdü. Suppasit'i yakasından tutup kendine çekti. Aynı anda korumalardan biri Kana'yı tutmuştu. İkiliyi sökercesine birbirinden ayırdılar. Kana'nın çığlık çığlığa ağlayarak Suppasit'in gömleğine tutunma çabaları boşa çıkmıştı.

Felix tükürüklerini saçarak Suppasit'e bağırdı.
"En başından benim sahip olduğum şeyi gelip öylece alabileceğini mi sanmıştın?! Onu sana seve seve vereceğimi mi düşünüyorsun?! O benimdi ve hep öyle kalacak! İster nefes alsın ister güzel bir ceset olsun..."

Suppasit karşılık veremeden Felix onu sıkıca tuttu. Suppasit'in sırtı Felix'in göğsüne dayandı. Felix tek eliyle Suppasit'i sarıp hareketlerini kısıtladı. Diğer elindeki silahı ise Suppasit'in eline zorla tutturdu.

Suppasit'in eli Felix'in büyük elinin altında kaldı ve ikisi birlikte silahı tuttular. Felix namluyu Kana'ya doğrulttu. Suppasit'in gözleri farkındalıkla irileşti. Felix'in kolları arasında çırpındı. Eline tutuşturulan silahı bırakmaya çalıştı. Aynı anda karşılarındaki esmer çocuk da onu tutan korumanın kolları arasında debeleniyordu.

Felix'in hırıltılı gülüşü Suppasit'in kulağının dibindeydi.
"Ona iyi bak. Güzel dansçı Kana'nın zarif ölümüne şahit olacaksın."

Suppasit son çırpınışları ile haykırdı. Silahı tutan kolunu indirmeye çalıştı. Artık gözyaşları kendiliğinden dökülüyordu.
"Hayır! Yalvarırım yapma!"

Felix'in iri eli Suppasit'in eline baskı yaptı. Suppasit'e zorla tetiği çektirdi. Patlamanın sesi büyük odada yankılandı.

Poker Face /MewGulfWhere stories live. Discover now