30. Bölüm

299 23 8
                                    

"Güzelim bugün sen de benimle gelmek istemez misin?"
Suppasit gömleğinin eteklerini pantolonunun içine sokuştururken sordu.

Kana yatağın içinde uyuşuk bir şekilde yatıyordu. Saat çok geç olmamasına rağmen yağmurun habercisi gri bulutlar yüzünden hava kapalıydı. Havadaki bu kasvet esmer çocuğun yataktan hiç çıkmamak istemesine neden oluyordu. Sadece gözleri açıkta kalacak şekilde yorganı yüzüne kadar çekti. Başını iki yana sallayıp reddettiğini belirten bir ses çıkardı.

Suppasit yatağa doğru ilerleyip ucuna oturdu. Kana'nın üstüne örttüğü yorganı tutup aşağıya çekti ve esmer çocuğun suratına bakmaya çalıştı.
"Ama neden? Sana sürekli bu teklifi yapıyorum fakat hiçbir zaman kabul etmiyorsun. Evimizi sevdiğini biliyorum. Burada hayvanlarla çok eğleniyorsun. Ama bazen dışarı çıkman da gerekiyor. Farklı yerler görmezsen, farklı insanlar tanımazsan bir zaman sonra canın sıkılmaya başlayacak."

Kana dudaklarını büzüp bakışlarını kaçırdı. Çalkantılı eski hayatları esmer çocuk üzerinde büyük etki bırakmıştı. Çiftlik evine yerleştikleri günden bu yana dışarı çıkmayı hiç istememişti çünkü burası haricindeki hiçbir yer ona güvenli gelmiyordu. Sanki evinden ayrıldığı zaman kötü şeyler olacakmış gibi hissediyordu. Çok küçükken teyzesinin çiftliğine geri gitme sözü alıp sonrasında bu sözün hiç gerçekleşmemesi gibi eğer evinden çıkarsa da geri gelemeyeceğini düşünüyordu. Fazla tepki gösteriyordu belki ama elinde olmadan yapıyordu hepsini.

Suppasit haftalık raporunu vermek üzere şehire gidecekti. Her hafta olduğu gibi hızla işini halledip geri dönmeyi planlamıştı. Küçük olanı uzun süre evde yalnız bırakmak istemiyordu. Kana'yı da kaç kez yanında götürmek istemişti ama esmer çocuk inatla bu fikre karşı çıkıyordu. Kana hiç dile getirmese de Suppasit onun neden çekindiğini biliyordu. Çocuğun içi o kadar temizdi ki tüm duyguları yüzüne yansıyordu. Suppasit onun hâlâ korktuğunu biliyordu. Hak veriyordu da. Daha çocuk sayılacak yaşlarda kötü bir hayatın esiri olmuştu. Kendi başına ayakta kalmaya çabalamıştı. Bunların hiçbirini hak etmemişti. Fakat işler artık değişmişti. Hayatları güzel bir yola girmişti. Suppasit vardı yanında. Güzel bir yuva kurmuşlardı. Bir yerden düşüp sakatlanmak, ağır bir nezle geçirmek, yemeği ocakta unutmak gibi olağan şeyler haricinde endişelenmeleri gereken hiçbir şey yoktu artık. Peşlerinde koşan kötü adamlar kalmamıştı. Tam da olması gerektiği gibi bir hayat yaşıyorlardı.

Suppasit derin bir iç çekip elini Kana'nın yumuşak saçlarına daldırdı.
"Bebeğim bir şey olmayacak. Ben yanındayım biliyorsun. Korkmanı gerektirecek hiçbir şey yok artık. Hepsi geçti."

Kana saçlarını okşayan nazik dokunuşlar ile istemsizce gözlerini kapattı. Sonra bakışlarını yeniden sevgilisine çevirdiğinde Suppasit küçük olanın içindeki direncin yavaştan kırılmaya başladığını gördü. Fırsat yakalamışken üstüne gitmeye devam etti.

"Şirkete yakın bir sahil var. Yürüyüş yapmak için güzel bir yer. Okyanusun sesi insanı rahatlatıyor."

Kana yorganı ellerinin arasına sıkıştırıp küçük yumruklar haline getirdi. Çekingen bakışları hızla Suppasit'in hevesli gözlerine çarpmış ve yeniden kucağına çevrilmişti.

"Ben daha önce hiç sahile gitmedim."
Ufacık çıkan sesiyle yaptığı itiraf sonrası yanakları çilek gibi oldu.

Suppasit onun bu tatlılığı karşısında gülmek istedi. Fakat yavaş yavaş açılmaya başlayan çocuğun cesaretini kırmamak için kendi yanağının iç kısmını ısırmak zorunda kaldı. Eğer bunu yapmasaydı dişlerini geçireceği yer kesinlikle Kana'nın pembeleşmiş yumuşacık yanakları olurdu.

"Öyle mi? Senin orayı çok beğeneceğinden eminim."

Kana cevap vermeyince Suppasit ellerini dizlerine vurarak ayağa kalktı.
"Tamam o zaman. Akşam görüşürüz."

Poker Face /MewGulfWhere stories live. Discover now