25. Bölüm

308 26 10
                                    

Suppasit dikildiği yerde titrek bacaklarının üstünde zor dururken solukları göğüs kafesinde sıkışıp kalmıştı. Sanki başından kaynar sular dökülmüş gibi hissederken irice açılmış gözleri karşısındaki adamdaydı. Daha bir gece önce görmüş olduğu kabusun gerçek hayatta içine düşeceğini hiç tahmin etmezdi.

.................

Zorlu gecenin sonunda nihayet hava aydınlanmış ve şehrin içinde var olan hayat canlanmaya başlamıştı. İnsanlar işlerine veya okullarına gidiyor, alışveriş yapıyor, geziniyor, kendi başlarına ya da yanlarındaki kişilerle vakit geçiriyordu.

Suppasit ve Kana otelden ayrılıp güzel bir restorana kahvaltı için gelmiş ve pencere önündeki bir masaya oturmuşlardı. Siparişin masaya getirilmesini beklerken Kana, karşısındaki adamın dalgın gözlerle pencerenin arkasındaki manzarayı izleyişine dikkat kesilmişti. Her zamanki siyah ağırlıklı kıyafetleri üstündeydi. Zaten açık renkli teni bugün bir ton daha solgundu. Gözleri uykusuzluktan ve gece boyunca ağlamış olmaktan kızarmış ve göz altları koyulaşmıştı. Dudakları biraz kuru ve çatlaktı. Yine de yakışıklı oluşundan bir şey kaybetmemiş olan adam Kana'nın bakışlarını üstünden çekmesini zorlaştırıyordu. Hastalıklı bir yorgunluğa sahip olsa bile Suppasit her zaman Kana için mükemmeldi.

Suppasit'in eli gözlerini manzaradan ayırmadan ceketinin cebine gitti. Sigara paketinden bir dal alıp dudaklarının arasına yerleştirmeden önce kurumuş dudaklarını yaladı. Sigara tutuşana kadar çakmağı suratına yakın tuttu. Bu sırada yüzüne vuran sarı ışık elmacık kemiklerine gölge düşürmüştü. Yanaklarını içeri göçerterek çektiği nefesten sonra zehirli dumanı burnundan geri verirken çakmağı paketin içine koyup yeniden cebine soktu. Kafasını kaldırdığında masanın üstünden narin bir elin küllüğü iterek ona yaklaştırdığını gördü. Suppasit ona hüzünle gülümseyen Kana ile bakışlarını buluşturduğunda yorgunluğuna aldırmadan daha parlak bir şekilde gülüp teşekkür etti.

Çünkü küçüğün de dün geceden sonra ne kadar etkilendiğini görebiliyordu. Onunla birlikte tüm gece uyanık kalmıştı. Suppasit için korkmuş ve endişelenmişti. Esmer çocuk zaten günlerdir Felix'in hayaleti ile boğuşurken bir de Suppasit'in bu paranoyaklığı üst üste gelince çok yorulmuştu. Bu yüzden Suppasit ne kadar bitik durumda olsa dahi bunu dışa vurmamalı ve Kana'yı üzmemeliydi.

"Manzara nasıl? Koskoca şehir ayaklarımızın altında gibi hissettirmiyor nu sence de?"
Suppasit parmaklarının arasındaki sigarayı yavaşça küllüğe vurup ucunda biriken külleri silkelediğinde sordu.

Kana kısa bir süre bakışlarını pencereye çevirdi. Sonra bir iç çekip gülümsedi.
"Güzel. Ama bunca şehir gezmemize rağmen nedense bir türlü kendimi bir yere aitmiş gibi hissedemiyorum. Hepsi çok büyük, kalabalık, gürültülü, kargaşa içinde. İnsanlar sürekli bir yerlere yetişmeye çalışıyor. Kimse kimseyi umursamıyor. Kötü insanlar ve kötülük var. Hem de çok kötüler..."

Sonlara doğru esmer çocuğun gülümsemesi soldu. Hüzünlü bakışları hâlâ pencerenin dışındaki bina yığınlarının üstündeydi. Suppasit sigarasının son nefesini sıkıntıyla çekti içine. Duman ciğerlerinin en ücra yerlerine bile ulaşmıştı. İzmaritin ucunu küllüğe bastırıp söndürdü. Eğik kafasını kaldırdığında gülümsemek için çabaladı. Kana'yı üzgün görmek istemiyordu ve artık bu hayatı onun için yaşayan bir adam olarak esmer çocuğun mutluluğu her zaman ön planda olacaktı.

"Belki de sen şehir hayatı sevmiyorsundur. Bu yüzden tüm bunlar sana yabancı geliyordur. Daha önce hiç ufak bir yerde yaşadın mı? Mesela küçük bir belde, kasaba, köy..."

Kana gülerek Suppasit'e baktı. Şimdi kısılmış gözlerinin içi parlıyordu. Dudakları hevesle konuşmak için aralandı.
"Çok küçükken bir keresinde teyzemin çiftliğine gitmiştim. Kuzenlerimle sabahtan akşama kadar koşup oynamıştık. Meyve bahçesine girip izinsiz yediğimiz için teyzem bizi elinde bir sopayla kovalamıştı. Sonra kuzenimin küçük bir tavşanı vardı. Bembeyazdı. Sadece pofuduk kuyruğu kahverengiydi. O gün eve geri dönerken yolda çok ağlamıştım. Ailem geri geleceğimize dair söz vermişti ama sözler çabuk unutuluyormuş. Sonra ben büyüdüm, bir daha gitmek de mümkün olmadı zaten."

Poker Face /MewGulfHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin