8. Bölüm

502 21 27
                                    

Kana çalan kapıya bakmak için Suppasit'in kucağından kalktı. Sahne arkadaşlarından birisi elinde Kana'nın çantasıyla kapının önünde dikiliyordu.

"Selam Kana! Dün çantanı soyunma odasında unutmuşsun. İçinde önemli bir şey varsa diye getirmek istedim."

Sarı saçlarının arasına mor renk karıştırılmış güzel bir dansçı kadın Kana'ya gülümsedi. Kana ona geri tebessüm ederken sanki kadının gülüşünde garip bir yapaylık olduğunu düşünüyordu ve kendini bu düşünceden alıkoymaya çalıştı.

"Çok teşekkür ederim Lily. Acil bir işim çıkmıştı. Sonra geri almak için gelemedim. Düşündüğün için tekrar teşekkür ederim."

Kana uzanıp çantasını eline aldı. Başka söylenecek bir şey kalmayınca ikisi kapıda öylece durdu. Garip bir sessizlik yaşandı. Lily'nin içindeki sıkıntı artık suratına daha belirgin yansıyordu. Kana içinde bulundukları saçma durumu bozmak için tek elini kapı koluna koydu.

"Söyleyeceğin başka bir şey yoksa eğer hoşçakal." Yine yüzünde bir tebessümle konuşmuştu. Kıza kaba davranmış olmak istemiyordu.

Lily yutkundu. Suratı ağlayacak gibi bir hal almıştı. "Çok özür dilerim." Merdivenlerden koşarak inerken Kana'yı arkasında neye uğradığını şaşırmış bir halde bıraktı.

Kızın bedeni gözden kaybolunca Kana içeri girip kapıyı kapattı. Tam o sırada telefonu çaldı. Elinde tuttuğu çantayı karıştırıp telefonunu buldu. Ekranda gördüğü isim hoşuna gitmese de açmak zorunda olduğunu biliyordu.

Çağrıyı cevapladığı an karşı tarafın sesi duyuldu. "Merhaba benim en gözde dansçım. Bir anda ortadan kaybolunca merak ettim seni. Bana haber vermeden bir yere gitmeye mi karar verdin yoksa?"

Kana konuşmadan önce kafasını uzatıp Suppasit'i kontrol etti. "Bir yere gitmedim efendim."

Karşı tarafın hırıltılı sesi yanıtlamakta gecikmedi. "Aferin benim oğluma. Sahibinin sözünü dinle. Akşam yine gecikme."

Kana derin bir nefes aldı. "Efendim ben aslında bugün gelemeyeceğimi söyleyecektim. Biraz rahatsızım eğer izin verirseniz-"

"Kana..." Karşı tarafın sesi sakindi. "Benimle oynama. Çünkü kazanamazsın."

Kana sırtını kapıya yasladı. Titreyen bacaklarına bir desteğe ihtiyacı vardı.

Club sahibi yeniden konuştu. Şimdi sakinliğinin altından tehdit tınıları geliyordu.
"Akşam buraya geliyorsun. Zengin sevgilinle vakit geçirip hayallere kapılma. Sen hâlâ benimsin. Eğer sözümü dinlemezsen neler olacağını biliyorsun değil mi?"

Kana tutamadığı gözyaşlarını serbest bıraktı. Sesi içeriye gitmesin diye dudaklarını ısırıyordu.

Karşı taraf bir cevap bekliyordu. "Söylediklerim anlaşılıyor mu?"

Kana fısıltıyla karışık mırıldandı. "Evet."

Karşı tarafın zafer kazanmış gülümsemesi sesine yansımıştı. "Güzel. Seni bir daha uyarmak istemem. Akşam görüşürüz."

Arama sonlandığında bile Kana telefonu kulağında tutmaya devam etti bir süre. Suppasit'in merak edip yanına gelebilme ihtimaline karşı hemen yüzünü kurulayıp yaslandığı yerden doğruldu. Odasına gitti.

İçeri girdiğinde Suppasit'i odanın içinde gezinirken buldu. Adam birkaç süs eşyasını inceliyordu. Kana'nın varlığını hissedince arkasını döndü.

"Kim gelmiş? Çok uzun sürdü. Neyse hadi eşyalarını toparla da gidelim."

Kana kapının eşiğinde ağaç gibi dikilmeye devam etti. "Suppasit... Ben gelmiyorum."

Poker Face /MewGulfDonde viven las historias. Descúbrelo ahora