'O'

9.6K 298 14
                                    

"Evet, artık kaçmak yok. Dökül bakalım herşeyi."

Yıldız tam karşımda bir sandalyede ters oturmuş tıpkı sorgudaki bir polis memuru gibi beni artık kullanılmayan çaycı odasının içine tıkmıştı.

"Yıldız..." dedim çaresiz gözlerimle.

"Sana anlatacağım ama bana iki şeyi sormayacağına dair söz vermelisin. Birincisi onun adını sormamalısın. İkincisi ise tam olarak ne iş yaptığını. En azından henüz değil."

Yıldız'ın ince kaşları iyice çatıldı.

"Kızım korkutma beni. Bu adam ne iş yapıyor ki bu kadar gizlemeye çalışıyorsun? En azından bari burada çalıştığını falan söyle de içim rahatlasın yoksa gerçekten endişelenmeye başlayacağım."

Başımı evet anlamında salladım.

Yıldız derin bir iç çekti rahatlayarak. Sonrasında ise yine gözlerini kısarak bana döndü.

"Biliyordum!"  dedi bir parmağını bana sallayarak.

Sonra devam etti.

"Cemre, bak ben bu heriften daha tanımadan hiç hoşlanmadım sana söyleyeyim. Ne bu gizli kapaklı işler? Güzelim benim; Bak sen çok güzel, akıllı, iyi niyetli bir kızsın ve kusura bakma ama sanırım biraz da saf diye eklemek zorundayım. Lütfen hemen öylece yeni tanıştığın birine güvenme. Hele de her şeyi saklamanı isteyen birine!"

Bu kez kaşlarımı çatma sırası bendeydi.

"Yıldız düşündüğün gibi değil. Ben onunla yeni tanışmadım. Aslında..." dedim yutkunarak; "...Ben onu çocukluğumdan beri tanıyorum."

Yıldız bu kez yaslandığı sandalyeden şaşkınlık içinde doğruldu. Bunu söylememi hiç beklemiyordu.

"Nasıl yani? Onu nereden tanıyorsun ki?"

İç geçirdim.

"Onu tanıyorum Yıldız çünkü abimin üniversiteden en yakın arkadaşı."

Yıldız ağzı açık bir şekilde bana bakakaldı.

"Ha siktir!" dedi tekrar konuştuğunda.

Sonra gözlerini yumarak özür diler bir bakış attı bana.

"Ah kuzum... Demek o yüzden miydi tüm bu gizem? Gerçekten senin için endişeleniyordum ben bunca zamandır. Belki bana kızabilirsin ama bak deneyimli  yaşı büyük biri olduğunu da söyleyince sen, ben gerçekten seni üzmesinden korktum."

Sonra biraz düşünceli devam etti.

"Hala da korkmuyor değilim ama en azından bazı şeyler artık daha anlamlı geliyor. O yüzden biraz olsun rahatladım."

"Ama sizin iş fenaymış be güzelim. Abinin haberi yok yani."

Olumsuz anlamda başımı salladım.

Ancak Yıldız yeniden gözlerini kısarak bana döndü.

"Ama hala neden ismini ve işini söylemediğini anlamış değilim. Gidip abine söyleyecek, sizi ele verecek halim yok ya?"

Gözlerimi kaçırarak ona nasıl cevap vermem gerektiğini düşündüm. Elbette Yıldızdan hiçbir şey kaçmazdı. Tilki gibi kurnazdı bu kız. Boğazımı temizledim ve gerçeğe en yakın cevabı verdim.

"İşiyle ilgili bir sıkıntı yaşamasını istemiyorum. Burada önemli bir pozisyonda ve belki ismimizin aynı cümle içimde geçmesi bile hoş karşılanmaz. Bunu benden kendisi rica etti ve üzgünüm ama ona verdiğim sözü bozmak istemiyorum Yıldız." dedim.

Tutku Oyunları +18Where stories live. Discover now