İçgüdüler

5.4K 199 2
                                    

Kimdi bu kadın?

Bir şekilde tanıdıktı. Yüzü, duruşu, zümrüt yeşili o gözlerindeki derin anlamlar taşıyan o bakışı...

Ama bir şekilde tetikteydim ve bekliyordum. Sanki ormanda bir yılanla karşı karşıya gelmiştim ve onun beni tehdit olarak görmemesi için taş gibi yerimde kalmış bekliyordum.

Zümrüt yeşili gözler ise büyük bir dikkatle beni irdeliyorlardı. Hafif çatık kaşları, tüm vücudumu yavaşça ve dikkatle tarayıp en sonunda yeniden yüzüme, gözlerime ulaştığında aniden sanki büyük bir farkındalık yaşamış gibi irkilerek açıldı.

Şimdi bana hayalet görmüş gibi bembeyaz bir suratla bakıyordu.

"Sen O'sun." diye mırıldandı bir anda hayretle.

Bense hala şaşkınlıkla ve hiç bir şeye tam olarak bir mana koyamadan orada öylece dikiliyordum. Üstelik hala aynı noktadaydım, benim açımdan hiçbir şey değişmemişti.

Kimdi bu kadın!?

Bildiğim tek bir şey vardı. O da, Ozan beni tehlikede olacağım bir yere göndermezdi.

Zümrüt gözlerdeki ani değişim beni bir kez daha şaşkınlığa uğratırken, bir anda şefkat ve acı dolu bir ifadeyle değişen bakışlar, neredeyse muhtaç bir tavırla bana doğru yaklaştılar ve şimdi gözleri acıyla kaplanmış o kadın, tehlikeli değil; tam tersine yardıma muhtaç görünüyordu.

Kadın, zarif bir tavırla ilerleyip elimi tuttuğunda ve hafifçe titreyen ellerini yüzüme doğru uzattığında irkildim.

Yeşil gözlü kadın ise bunu fark ettiyse bile umursamamıştı sanırım. Aynı acı dolu gözlerle, hipnotize olmuş gibi bana bakmaya devam ediyordu.

"Ah, ne kadar da güzelsin. Nasıl masum bir ruh. Nasıl saf, nasıl doğal..." dedi kadın.

Sonra yeniden gözlerime çevirdi bakışlarını. Yeşil gözleri parıldadı. Yüzü şimdi ciddi ve soğuk bir ifade aldı. Adeta öfkeli gibi.

Bu kadının akli durumundan hala emin değildim.

"Temkinlisin ama bu güzel. Temkinli olmalısın. Mutlaka, mutlaka temkinli olmalısın. Ozan'ın yanında kalacaksan, ona güç vereceksen her daim temkinli olmalısın! Onun gücü olmalısın, zayıf noktası değil." dediğinde hala bu kadını ya da Ozan ile olan ilişkisini anlayabilmiş değildim.

Sonunda sesimi bularak konuşmayı başarabildim.

"Pardon, siz kimsiniz? Ozan'ı ya da daha doğrusu beni nereden tanıyorsunuz? Ozan mı bahsetti size buraya geleceğimizi?" dediğimde kadının yeşil gözleri yeniden ani bir şaşkınlık ve korku ifadesiyle açıldılar.

"Geleceğiniz? Başka kim geldi buraya!?" dedi bir an korku ve hışımla.

Bu kadının duygu geçişlerine alışmaya çalışıyordum ama bir türlü alışamıyordum.

Üstelik anladığım kadarıyla bir şeylerden korkuyordu ama neden onu da bilmiyordum.

Belki de sadece rahatsızdı. Ruhsal açıdan.

"Evet, abim de benimle beraber burada." dedim ses tonumu ciddileştirerek. Abimin buradaki varlığını kimse sorgulayamazdı. Kimse abimi buradan da gönderemezdi bunu hissetmesini istiyordum.

Benim bu ciddi çıkışım karşısında bir anda yüz ifadesi yeniden değişti ve dudaklarını önce birbirine bastırarak gayet şen bir kahkaha atmaya başladı. Yeşil gözleri yeniden zeki bir şekilde parlamıştı.

"Ah, tabii ya, abin Yiğitti değil mi? Çok severim kendisini. Gerçi benim gerçekte kim olduğumu bilmez ama bir keresinde tanışıp muhabbet etmiştik." dedi.

Tutku Oyunları +18Donde viven las historias. Descúbrelo ahora