Rus Ruleti

6

Boş bir koridorun sonunda durduğunda kapı açılırken eliyle içeriyi gösterdi. Yavaş adımlarla odaya girdiğimde geniş odada gözlerimi gezdirdim. Ortada bulunan kocama yatak odada gözüme ilk çarpan şeydi. Diğer dikkatimi çeken şey ise odadaki kapıların çokluğuydu. Kemal Bey kapıyı kapatıp ceketini çıkardığında yanındaki berjere bırakırken arkamda nefesini hissettim. Kalçama yaslanırken elini belimden geçirip karnıma bastırdığında omzuma eğildi.

"Sonunda seni burada görebildim."

Nefesini tenimde hissederken ellerini boynuma götürüp kemikli parmaklarıyla boynuma dokundu.

"Bu geceyi uzun zamandır bekliyorum."

Elimdeki çantaya uzanıp aldığında yan taraftaki berjere atarken yutkundum. Her an buradan kaçıp gitme isteğimle kasıldığımda omzuma tüy gibi hafif bir öpücük bıraktı.

"Lütfen rahat ol Maria."

Zaten başka çarem de yok gibi görünüyordu. Kendime gelip derin bir nefes aldığımda başımı hafifçe yana yatırdım. Omzumdaki başı boynuma gömülürken elimle karnımdaki elini tuttum. Boynuma bıraktığı öpücükler artarken duraksadığında fısıldadı.

"Buraya yakışacak bir hediyem var sana. İzin verirsen takmak istiyorum."

Merakla beklediğimde arkamdan çekilip komodine ilerledi. Siyah bir kutu çıkardığında gülümsedi.

"Tıpkı benim gibi uzun zamandır senin buraya gelmeni bekliyor o da."

Elindeki kutuyu açtığında karşımda gördüğüm pırlanta gerdanlığa şaşkınca baktım.

"Kemal Bey, bu..."

Mahcup bir tavırla gülümsediğimde pahalı taşlarda gözlerimi gezdirdim.

"Bu çok güzel."

"Sizden güzel değil Maria."

Takmak için arkama geçtiğinde ellerini yeniden boynuma götürdü. Elimi kaldırıp taşlara dokunduğumda gülümsedim.

"Size nasıl teşekkür etmem gerektiğini bilemiyorum. Çok naziksiniz."

"Teşekkür etmenize gerek yok. Sizden başkasında bu kadar güzel durmazdı."

Gülümsediğinde kutuyu bırakıp yanıma geldi.

"Ah Maria! O kadar güzelsin ki. En parlak taşlar bile yanında sönük kalıyor."

Sesine yansıyan arzuyla gülümsediğimde konuştum.

"İltifatlarınız beni utandırıyor."

"İltifat değil bu, gerçekler."

Bana yaklaştığında karşımda dururken eğilip gerdanlığın üzerine bir öpücük bıraktı. Belime uzanıp yaklaşırken öpücükleri ıslaklaşırken boynumu emmeye başladı. Elimi başına götürüp gri-beyaz saçlarına dokundum. Boynumu emerken çıkardığı sesler odada yankılanırken ellerini kalçama götürdü. Kalçamı elbisenin üzerinden okşarken geri çekildiğinde nefes nefese konuştu.

"Öldüreceksin beni Maria!"

Elbisemin askılarına ellerini götürdüğünde arkama geçip belimden yönlendirdi. Yavaş adımlarla yatağa ilerlediğimizde askımın birini düşürüp bekledi. Yatağın önünde durduğumuzda diğerini de indirirken elbisenin yere düşmesiyle kendini yeniden kalçalarıma yasladı. Çıplak tenime dokunup karnıma ellerini sardığında nefesleri hızlanırken düğmelerini açtı. Çıplak göğsünü sırtımda hissettiğimde pantolonunu indirirken bana daha sert yaslanıp inledi. Ellerini vakit kaybetmeden memelerime götürdüğünde sıkarken inledim. Uzanıp omzuma ıslak öpücüklerini sıralarken kendini bana sürtüyordu. Ellerinin birini bacaklarımın arasına götürdüğünde iç çamaşırımın üzerinden beni okşadı. Kısık bir inleme bıraktığımda külodumu indirdi.